Balıkçı İsmail, sevdiği kadın Hacer'le evlenme hazırlıkları yaptığı dönemde, bir sabah balığa çıkar ve talihsiz bir şekilde vurgun yer. Midilli Adası'nda kendine geldiğinde hafızasını kaybettiğini anlar. İsmail'in yardımına koşan Takis'in tavernasında sahneye çıkan Kaliope'dir. İsmail ile Kaliope arasında bir elektriklenme olunca macera da başlar… İsmail Kaliope ile evlenir, ancak hafızası yerine geldiğinde Hacer ile evleneceğini hatırlar. Ayvalık'a geri döner ve onunla da nikâh masasına oturur. Tam 21 yıl boyunca her iki yakayı da idare eder. Hacer'den iki, Kaliope'den ise bir kızı olur. Hatta Kaliope'nin onu terk eden ilk eşinden olan oğlu Adonis'e de sahip çıkar. Bir yürekte iki kadın, dört tane çocuk, denizin iki yakası, iki farklı kültür… Türkiye'nin en başarılı oyuncularından Erdal Özyağcılar bu sefer kendi imzasını taşıyan bir öykünün baş kahramanı olarak çıkıyor izleyici karşısına.
Uzun yıllardan beri evlisiniz. Gerçek hayatınızda aynı anda iki evlilik yürütmek zorunda kalsaydınız ne hissederdiniz?
Rüyamda görsem kâbus diye uyanırdım. İsmail üzerinden düşünüyorum, çok zor bir durum, iki sevgi taşıyor kalbinde.
Siz evlenmeden önce hiç iki kadın arasında kaldınız mı?
Ben gençliğimde mazbut bir adamdım, zampara değildim. Dolayısıyla böyle bir durumla karşılaşmadım.
Bir erkeğin kalbinde aynı anda iki kadına yer olabilir mi? İkisine karşı da eşit duygular besleyebilir mi?
Bilemem… Çünkü buna cevap verebilmek için ucundan kenarından yaşamış olmak gerekir. Hikâye tarafından cevap verebilirim. Adam yüreğiyle dürüstse, evlatlarını ayırt etmeden sevebiliyorsa olabilir… Tabii ben İsmail'in gözünden bakıyorum çünkü İsmail zampara bir adam değil, zaten bu evliliklerden biri de başına gelen hafıza kaybının ardından oluyor. Hacer'le olan evliliğinde olan kızlarını da çok seviyor, Kaliope'den olan kızını da. Kaliope'nin, onu terk eden eşinden olan oğlunu da kendi oğlu gibi sahipleniyor. Çok iyi niyetli bir adam. Türkiye'de tek kadın, Yunanistan'da tek kadınla evli; Yunan pasaportu da var yani her iki ülkede de tek eşli.
Bu sırrı kimler biliyor?
Takis, Niyazi ve Ahmet isimli karakterler bu durumdan haberdar.
Gerçek hayatınızda iyi sır tutar mısınız?
Çok iyi tutarım. İyi sır saklamak iki insan arasındaki dostluğun temel taşlarındandır. Konuşabilmek de dostluğun bir parçasıdır. Karşınızdakine bir şeyler anlatabilmek rehabilitasyondur, yürekten akan sevgidir.
Özgün hikâye size ait. Hikaye nasıl ortaya çıktı?
"Şehnaz Tango" dizisinin bazı bölümlerini Ayvalık'da çekmiştik. O zaman kafamda böyle bir hikaye oluştu. O karakter Yalova-Midilli arasında kaptanlık yapan bir beydi ve biraz zamparaydı. Küçükkuyu'da "Karadağlar"ı çekerken ne güzel bir coğrafyada yaşadığımızı düşündüm ve kafamda bir karakter yarattım ama İsmail, zampara olmayacaktı ve balıkçılık yapacaktı. Gerçekten iki sevgi arasında kalmış, sevgi dolu, çok sevilen bir adam olmasını istedim. Yazdım, notlar aldım. Öncelikle aileme aktardım hikâyeyi, ardından Tarkan (Karlıdağ) ve Serdar (Akar) geldi aklıma. Her ikisiyle de ne kadar komedi ve dram yapacağımızı biliriz. Ukala olmayan bir mükemmeliyetçiliği var onların. Çeşitli senarist araştırmalarından sonra Ayça Mutlugil, Nuray Uslu, Arzu Birol yazarlarımız oldular. Onlar da çok sevdiler hikâyeyi. Çok enteresan detaylar, çarpıcı gelişmeler var. Ben iki kadın üzerinde özellikle duruyordum çünkü karşılıklı oynayacaklardı. Bunun için devlet tiyatrolarının oyuncularını araştırdım. Türk eşimi oynayacak kişi Antalya Devlet Tiyatrosu'ndan Meltem Gülenç. Yunan eşim Kaliope için ise Elini Filini tercih edildi.
Oyuncu kadrosunda başka Yunan oyuncular da var…
Evet. En başından beri dizideki Yunanlılar'ı, gerçek Yunan oyuncuların oynamasını tercih ettik. Türk oyuncuların Yunan aksanını taklit etmesini istemedik, çünkü Yunanlı oyuncuların Türk aksanı çok daha inandırıcı oluyor. Türkçe'ye hâkim olan isimlerden bir kadro oluşturmaya çalışıldı.
Yunanlı oyuncularla bir arada çalışmak nasıl?
Sanat söz konusu olduğunda milliyet ortadan kalkıyor. Yunancanın artikülasyonu zor, Türkçe artikülasyonundan oldukça da farklı. Dolayısıyla onların avantajı şu, çok daha fazla çalışıyorlar çünkü Türkçe konuşuyorlar. Bunun için de sürekli repliklerini ezberliyorlar, enerjileri çok yüksek. Konuyu çok iyi biliyorlar ve karakterlere çok hâkimler.
Türk izleyicisi sizi genellikle sevimli adam rollerinde seviyor…
Evet, İsmail gibi karakterlerde izlemekten keyfi alıyorlar.
"Karadağlar"da bunun dışına çıktınız…
Orada da sevdiler ama… Dünyanın hiçbir yerinde 40 bölümlük bir "Karamazov Kardeşler" uyarlaması yok.
"İki Yaka Bir İsmail" için oldukça büyük bir prodüksiyon yapılmış.
En iyi tekniği kullanıyoruz. Hatta Hollywood'da çalışmış olan Yunanlı oyuncularımızdan biri tamamıyla Hollywood stili bir prodüksiyonla dizi çekiyorsunuz yorumunu yaptı. Ben, Tarkan (Karlıdağ) ve Serdar (Akar), Üsküdar Kanaat Lokantası'yız. Ev yapımı bir yemeğinki gibi damakta tadı kalan, lezzetle izlenecek keyifli bir dizi ile geliyoruz. Buyurun yiyin…
EGE SULARI TAMAM YAKINDA BALKAN SAVAŞI VAR
Bu projeyi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Serdar Akar: Erdal (Özyağcılar) abi anlattı hikâyeyi, üzerinde çalışmayı istedik ve başarılı olacağına inandık. Zaten Erdal Özyağcılar'la "Elveda Rumeli"de de birlikte çalışmıştık.
Bir projenin çok iyi olacağını nereden anlıyorsunuz?
S.A: İçgüdüsel bir şey oluyor, sonra da iyi olması için köpek gibi çalışıyorsunuz.
Tarkan Karlıdağ: İçgüdüyü ortaya çıkaran, uzun süre işin içinde olmakla gerçekleşen iş tecrübesi. Serdar'la üniversite yıllarından beri biraradayız, ortak beğeniler ve ortak doğrularımız var. Yeni mekanlar, yeni ülkeler bizi heyecanlandırıyor. İstanbul'da hiç çekim yapmıyoruz.
S.A: Aslında projelerin hepsinin İstanbul dışında olması denk geldi. İstanbul'a her dönüşümüzde biz başka şehirlerdeki mekanlarda iyiyiz, diyoruz.
T.K: İstanbul'da konsantrasyon çok bozuluyor, verim almanız gereken dönemler stresli geçiyor. İstanbul dizilerinde herkes villalarda yaşıyor. Belediyelerin yardımcı olması lazım dış çekimler için, sektörün daha da cesaretlenmesi gerekir.
S.A: Hatta İstanbul ile ilgili bir dizi projesi vardı, Eskişehir'de çekebilir miyiz diye düşündük.
"Balkan Harbi"ni dizi film olarak çekeceğinizi öğrendik.
T.K: 1912'deki "Balkan Harbi"nin ve göçünün 100. yıldönümü bu yıl… Projeye bu yıl başlamamız ise tamamen tesadüf. "Elveda Rumeli" ile başlayan hikâye tamamlanacak, fakat o diziyle organik bağı yok. "Elveda Rumeli" havası taşıyacak bu yeni proje de.
Neslihan Perker