21 Mayıs günü Türkiye başta olmak üzere, Belçika, ABD, Ürdün, İsrail gibi ülkeler pek de alışık olmadıkları tarzda protesto gösterilerine şahit oldular. Protestocular bir yanda bundan tam 148 yıl önce gerçekleşmiş bir sürgün ve soykırımı dünyaya duyurmaya çabalarken, bir yandan da 2014 Kış Olimpiyatları'nı protesto ediyorlardı. Sürgün, katliam ya da soykırım ve kış olimpiyatları pek çokları için yan yana gelince pek anlamlı duran kavramlar değildi ancak dünyanın dört bir bucağından haykıran bu diaspora insanları için çok şey anlamına geliyordu. Dünya ve yerel basın son yıllarda alışılan büyük kalabalıkların yanında cılız görünen bu gösterileri yansıtmakta yetersiz kalsalar da onlar seslerini ve bir buçuk asırdır görmezden gelinen ızdıraplarını dünyaya duyurmaya kararlıydılar.
"Kanlı topraklarda kayak yapılmasın" Bu resmin bir tarafında vatanlarından sürgünle ve soykırımla 148 yıl önce çıkarılan Çerkesler; diğer tarafında ise 2014 yılında Soçi şehrinde yapılacak olan Kış Olimpiyatları'nı prestije dönüştürme hesaplarındaki Vladimir Putin ve Rusya var. Çerkeslerin protestolarını en çok tetikleyen de bu durum. Çünkü kış olimpiyatlarının yapılacağı Soçi ve civarı Çerkeslerin zorla çıkarıldıkları kendi toprakları, olimpiyat köyünün kurulacağı Kızıl Çayır ise atalarının katledildiği yer. Olimpiyatların yapılacağı tarih olan 2014 ise bu soykırım ve sürgünün 150. yılına denk gelmesi açısından oldukça anlamlı.
Mesaj gayet açık, Çerkesler şunu demek istiyorlar: "Sürgün edildiğimiz ve soykırıma uğratıldığımız topraklarda, üstelik bunun 150. yılında tüm dünyadan sporcularla gelip şölen yapmayın. Bunu yaparak bu işin sorumlularının suçunu örtbas etmeyin, bizim acımızı tanıyın ve saygı gösterin!"
Rusya'nın zorlayarak Kış Olimpiyatları'nı Soçi'ye aldırması Çerkesler için hem acı bir sürpriz hem de bir fırsat oldu. Yıllardır tüm dünyanın gözlerden kaçırdığı milyonlarca insanı vatanından eden, yüz binlercesini ise yok eden bir tarihi sürece uluslararası kamuoyunun dikkatini çekebileceklerdi. Belki de bu yüzden dünya basınında her zamankinden daha fazla yer buldu Çerkeslerin acı tarihi. Böylece büyük çoğunluğu Türkiye'nin bir parçası haline gelmiş bulunan Çerkes diasporası dünyadaki diğer temsilcileriyle 2014 Kış Olimpiyatları'nın bundan böyle sadece bir spor ve gösteri faaliyeti olarak kalamayacağını da göstermiş oldu. Rusya'nın zamanında atalarına ve dolayısıyla kendilerine layık gördüğü kaderi, üstelik bunun soykırım olarak tanınması talebiyle bu olimpiyatlar vesilesiyle gündeme getirecekler. Atalarının kanlarıyla sulanmış topraklar üzerinde kayak yapılmaması için haykıracaklar.
Olimpiyatlarla seslerini duyuracaklar
Bugün bu acı tarihi duyurmaya ve işlenen suçun soykırım olduğunu tüm dünyaya çağıran Çerkesler'in ataları 1864'e kadar Kırım ve Gürcistan arası ve civarını kaplayan bir coğrafyanın hâkimiydiler. Ancak üç asrı bulan Rus-Kafkas Savaşları sonunda, Rus ordusunun oldukça şiddetli operasyonlarıyla bundan bir buçuk asır önce vatanları olan Kuzey Kafkasya'yı terk etmeye zorlandılar. 40 yıllık bir sürece yayılan bu sürgün faaliyeti 21 Mayıs 1964'e kadar sürdü. Bu sürgün süreci milyonlarca insanı kapsarken, bunların kimi rakamlara göre 500 bini, kimi rakamlara göre ise bir buçuk milyonu katledilerek ya da sefaletten hayatını kaybetti. Kalanlar o zamanın Osmanlı toprakları olan başta Türkiye olmak üzere, Ürdün, Balkanlar, Suriye gibi ülkelere yerleştiler. Neticede büyük ve köklü bir halk tümüyle tarihi vatanlarından sökülüp atıldı. Bugün Çerkes diasporası denilen o insanların torunları büyük ölçüde Türkiye'yi vatan edinmiş durumda ve sayıları tahminen 5 milyonu buluyor.
21 Mayıs, bugüne kadar Çerkes diasporası tarafından güçlü bir sesle olmasa da anıldı ancak zorla çıkarıldıkları vatanlarında Kış Olimpiyatları'nın yapılması kararının alınmasıyla 21 Mayıs anmaları bambaşka bir niteliğe büründü. Bunun sebebini Çerkes davasını duyurmak için çalışan mimar-araştırmacı Yalçın Karadaş ya da Çerkesçe adıyla Anzor Keref şöyle açıklıyor: "Olimpiyat Komitesi bilemediğimiz ilişkiler sonrasında 2014 Kış Olimpiyatları'nın Soçi'de yapılacağını duyurduğunda sanki 1864 yılına döndük. Çerkesler sanki 1864'teki gibi bir acı hissettiler. Atalarımızın büyük-küçük demeden kırımdan geçirildiği son toprak parçası ve başkentimizin en güzel beldesi sanki tekrar elimizden kopartıldı."
"Ancak sonra düşündük ki bu Tanrı'nın Çerkeslere bir lütfu da olabilir" diyen Yalçın Karadaş'a göre her ne kadar acı verici de olsa bu olimpiyatlar aynı zamanda büyük bir fırsat da sunuyor: Yıllardır duyulmayan seslerini, bilinmeyen trajedilerini ve haklarını bu sayede tüm dünyaya duyurmak ve taleplerini uluslararası topluma ulaştırmak… 2010 Vancouver oyunlarında protesto yaptıkları zaman dünyanın çoğu Çerkeslerin adını ilk defa duymuştu. Çerkesler şimdi bunu bir adım öteye taşımak istiyorlar. Temelde istedikleri üç şey var: "Olimpiyatlar Soçi'de yapılmasın, Çerkes Soykırımı tanınsın ve sürülenler anavatanlarına geri dönebilsin."
Rusya'nın amacı spor değil
Ama işin bir de Rusya ayağı var. Rusya'nın oyunları Soçi'ye almasının altında aslında çok daha başka planlar yatıyor. 2014 Kış Olimpiyatları'nı Soçi'ye almak Putin için tam bir zafer oldu. Kafkas Dağları ve zengin ormanlara sahip olan ve aynı mevsimde hem denize girilip hem de kayak yapılabilen bölgedeki oyunlarla tüm dünyaya vitrin açmak isteyen Putin rejimi böylelikle Sovyetler dönemi sonrası sorunları aştıklarını da göstermek istiyor. Çerkeslerin bu oyunlarla Rusya'nın ne amaçladığı konusundaki görüşünü Karadaş şöyle özetliyor: "Çerkeslere göre Rusya oyunları bu şehirde yapmakla Soçi ve çevresinin Yunan yerleşimleri olduğunu ileri sürmek ve buranın asıl yerlilerini yok saymaya devam etmek ve böylelikle onların talepleriyle muhatap olmamak amacı güdüyor." Bunu tam da Çerkesleri limanında gemilere doldurarak sürdükleri Soçi'de yapmaları ayrıca anlamlı.
Çerkeslerin oyunların iptali için olimpiyat komitesine yaptıkları başvuru "bölgede olumlu gelişmeleri teşvik ederken düşman topluluklar arasında yapıcı diyaloğun tesisinde de katalizör rolü görür" gerekçesiyle geri çevrildi. Yine de oyunlara kadar iki yıllık süre dağılmış bir halkı toparlamak ve seslerini yükseltmek için eşsiz bir imkân sunuyor.