ABD'nin önde gelen yorumcularından Fareed Zakaria, Time'ın Ekim ayı son sayısında yer alan "The New Oil and The Gas Boom" (Yeni Petrol ve Gaz Patlaması) adlı makalesinde bu konuya yer ayırmış. Yazısında bazı araştırmaların, bu gelişmeyle birlikte, ABD'nin bu 10 yılın sonunda Rusya ve Suudi Arabistan'ı geçerek dünyanın en büyük petrol ve sıvı doğal gaz üreticisi olacağı öngörüsünde bulunduğunu söylüyor.
Bunun dünyayı etkileyebilecek geniş çaplı sonuçlar doğurabileceğine işaret eden Zakaria, ABD'de sanayi alanında bir Rönesans yaşanabileceğini, Rusya ve Ortadoğu'nun jeopolitik nüfusunun azalabileceğini vurguluyor.
ABD'yi bunca yıl aradan sonra net petrol ihracatçısı konumuna getiren, "klasik olmayan doğalgaz" olarak adlandırılan kaya gazını elde etmede kullanılan hidrolik çatlatma teknolojisini geliştiren ülke olması. Bu teknoloji ile sıkışmış doğal gaz rezervlerini içeren şist kayacı denilen jeolojik formasyonlarına ulaşmak için açılan kuyuların içine su, kimyasal maddeler ve kum pompalanarak bu kayalardaki doğal gaz yeryüzüne çıkarılıyor. Bunun ABD'nin net petrol ihracatçısı olması ile ne alakası var diyeceksiniz! Var çünkü doğal gaz kullanımının ABD'de yaygınlaşması ve depolanma alanlarının çoğalması ile birlikte petrol kullanımı azalıyor. Bu durum net petrol ihracatçısı olmasını kolaylaştırıyor.
ABD Enerji Bakanlığı'nın verileri ülkenin 61 yılın ardından ilk kez rafine edilmiş petrolde net ihracatçı konuma geldiğini gösteriyor. Bu gelişmeye temel neden olarak ise hidrolik çatlatma teknolojisi denen yöntemle daha önce kullanılamayan ve kayalarda sıkışmış halde bulunan doğal gaz rezervlerine ulaşılması ve sanayide giderek kullanılmaya başlanması gösteriliyor. Peki bu bizi nasıl etkileyecek?
Obama sırf bu alandaki gelişme ile birlikte 600 bin kişiye iş olanağı yaratılacağını söyledi. Çünkü buradan çıkan doğalgazın petrokimya endüstrisinde de kullanımı gerçekleştiriliyor. Bu endüstrinin yan sanayisi ile birlikte muazzam bir iş olanağı ortaya çıkıyor. Bazı rakamlara göre bu 1 milyonu dahi bulabilir. ABD daha önce kendi petrokimya endüstrisi ara ürününü üçüncü dünya ülkelerine götürüp mamul haline getirme işlemini orada ucuz üretip yeniden ithal ediyordu.
Çevreciler tepkili
ABD bu yeni teknolojiyi uygulamaya koyarak daha önce kullanılamayan rezervleri işler hale getirerek ciddi bir doğal gaz zenginliği içinde buldu kendini birdenbire. Şu ana kadar 100 milyon dolarlık sıvı doğal gaz (LNG) terminali yatırımı yaptı. Bu terminaller sayesinde doğal gaz sıvılaştırılarak taşınıyor ve sonra yeniden doğal gaza çevrilerek kullanılabilir hale getiriliyor.
The Economist'e göre Türkiye'nin Trakya bölgesinde de ciddi oranda bu gazın varlığından bahsediliyor. Türkiye'de bulunan kaya gazı rezervlerinin kullanabilir hale gelmesi halinde Türkiye'de ikili anlaşmalar ile belirlenen doğalgaz fiyatlarının yerini petrol piyasası gibi bir doğal gaz pazarının ortaya çıkmasıyla fiyatların piyasada belirlenebileceği bir sisteme bırakma olasılığı da konuşuluyor.
Bununla birlikte her şey tozpembe değil tabii ki. ABD'de çevreciler kaya gazı çıkarma teknolojisinin yaratacağı radyoaktiviteye işaret ediyorlar. Bunun derinlerdeki su kaynaklarına zarar verdiğini söyleyerek ciddi bir tepki göstermeye başladılar. Dünyada içilebilir su oranın sadece yüzde iki olduğu düşünülürse bu kaygıların değerlendirmesi ve giderilmesi de gerekiyor.
"ORTADOĞU'NUN JEOPOLİTİK ÖNEMİ KORUNACAK"
Ankara'da Fizik Mühendisleri Odası'ndan Fizik Yüksek Mühendisi Ahmet Cangüzel Taner'in bu konular üzerine pek çok araştırması bulunuyor, onun yorumuna göre; "Amerika bu konuda çok ilerledi. Kayaların içinde birikmiş gazları bu teknoloji ile çıkarıyorlar. ABD 40-50 sene içerisinde zenginliğine zenginlik katacak." Fakat Taner, Rusya ve Ortadoğu'nun jeopolitik öneminin azalabileceğine yönelik yorumu abartılı buluyor. Zira dünya nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan Çin ve Hindistan inanılmaz düzeyde enerji ihtiyacı içinde. "Çin dünyanın en büyük kömür rezervine sahip ülke olmasına ve bunun yüzde 85'ini hâlihazırda kullanmasına karşın petrol ve doğal gaza olan ihtiyacı gün geçtikçe azalmayacak ve artacak, bu durumda da Ortadoğu jeopolitik önemini
koruyacak."
"Türkiye'yi bir nebze rahatlatır"
Taner Türkiye açısından ise en önemli teknolojik gelişmelerden birinin daha derinlerde yer alan petrol kaynaklarını çıkarmak için kullanılacak karbondioksit pompalama sistemleri olduğuna değiniyor. Bu sistemlerin geliştirilmesi ile birlikte kömürle çalıştırılan santrallerdeki karbondioksitin bu iş için kullanılabilmesi de mümkün olacak ayrıca.
BENZİN TALEBİ 1919'DAN BERİ EN YÜKSEK DÜŞÜŞÜ KAYDETTİ
ABD'de yılda 870 milyar metreküp kaya gazı çıkarılıyor. Çıkarılmayı bekleyen tespit edilen rezervler ise 37 trilyon metreküp. Türkiye'de petrol tüketiminin 32 milyon ve doğal gaz tüketiminin 45 milyar metreküp olduğu düşünüldüğünde bu büyük potansiyel daha net anlaşılıyor. ABD Enerji Bakanlığı'nın hazırladığı "Aylık Petrol Arzı Raporu"na göre, 2011'de günlük petrol ürünleri ihracı ithalatı 439 bin varil aştı. 2010 yılında ise bunun tersine günlük net ithalat 269 bin varildi. Veriler işlenmemiş petrol ve petrol ürünü toplam ithalatının bir önceki yıla göre günde 8 bin 436 milyon varille yüzde 11 azalarak 1995 senesinden bu yana en düşük seviyesine ulaştığını gösteriyor.
Bakanlığın Şubat'ta yayınladığı Kısa Dönem Enerji Raporu,2012 sonunda ABD'nin yaptığı ithalata göre günde 350 bin varil daha fazla petrol ürünü ihraç edeceğini ve 2013'te bunun yine ihracat lehine 320 bin varil olacağını öngörüyor. Ayrıca, ABD'de benzine olan talep günde 8.736 milyon varile inerek yüzde 2,9 düştü. Bu ise 1919'dan beri en yüksek düşüş…
"ABD RİSKLİ ADIMLAR ATABİLİR"
Enerji finansmanı ve ekonomisi uzmanlığı bulunan ve Eko Faktoring'de genel müdür yardımcısı olan Arda Tunç da ABD'nin Ortadoğu'dan hiç petrol ithal etmeyecek bir konuma gelse bile bu bölgeden el çekmeyeceğini söylüyor. "Çünkü rakiplerine bu bölgeyi kaptırmak istemeyecektir, bu gücü elinden çıkarmak istemez. Bu olay sadece ABD'nin enerjide kendine yeter hale gelmesi olayı değil. Çin'in, Rusya'nın eline böyle bir koz vermek istemez. Hatta bu bölgede daha fazla risk içeren daha cesaretli adımlar dahi atabilir, eli rahatladığından hegemonyasını arttırabilir. Bence Türkiye açısından çok bir şey değişmez. Türkiye enerji koridoru olma pozisyonuna oynamaya devam edecektir."
20 yıl sonra petrol fiyatları yüzde 800 artabilir
Kaya gazından edilen klasik olmayan doğal gazın dünya piyasasında yaygınlaşabileceğine dair işaretlere karşın petrol ve onun dünya ekonomisi üzerine gelecekteki olası etkilerine dair Ekim ayında Uluslararası Para Fonu (IMF) Araştırma Departmanı'nın hazırladığı raporda ürkütücü bir öngörü var. Michael Kumhof ve Dirk Muir'in çalışması "Oil and the World Economy: Some Possible Futures" (Petrol ve Dünya Ekonomisi: Geleceğe Dair Bazı Olasılıklar) 20 yıl sonra petrol fiyatlarında yüzde 800'lük bir artışın yaşanabileceğine dair bir uç senaryo içeriyor. Rapordaki "Daha Büyük Şok Senaryosu"nda alternatif teknoloji ve kaynaklara yönelik yapılan geniş çaplı çalışmalardan hareketle petrol yerine ikame edilebilecek uygun kaynakların istenen ölçekte olmadığı ve fiyatlar bu düzeye sıçramadan önce gerekli zaman dilimine bunların yetişmeyeceği öngörülüyor. Petrol arzında bazı iyileşmeler sağlayacak ve petrol kullanımını daha ekonomik hale getirecek teknolojilerin termodinamik ve entropi kanunları gereği en nihayet belirli bir sınıra gelip dayanacağı ifade ediliyor. Entropi yasası daha fazla petrol çıkarılması için daha fazla yakıt harcanması gereken bölgelere kayılmasının petrol üretiminin maliyetini giderek arttıracağını gösteriyor. Bu yasanın olumsuz etkisini ortadan kaldırabilmek için birim petrol üretimi başına minimum petrol harcanması gerekiyor.
Kemal Pehlivanoğlu