Eskiden adalet ve hukuk haberleri bu kadar gündemimizde olmazdı. Hemen her gün hukuk sistemimiz eleştiriliyor, yerden yere vuruluyor. Ben bu konuda fikir beyan etme durumunda değilim, zaten köşemin amacı da bu değil. Ama haklı ile haksızı ayıran, insanların toplum içindeki davranışlarını düzenleyen temel davranış kuralı adaletin ve onun gerçekleşmesini sağlayan hukukun çok eski dönemlerdeki durumuna bir göz atabiliriz.
Eski çağların günümüzden en büyük farkı, suçu soruşturacak bir sistemin bulunmaması. Yani televizyonlardaki polisiye dizilerin kahramanları, dedektifler o dönemlerde yok. Cezalandırma yöntemleri de bir tuhaf. Örneğin eski Atina'da ölüme mahkum edilenler, bizzat öbür dünya yolculuğu hazırlığını yapmak zorundaydılar. Bu da hep zehirli bir içkiyle gerçekleşiyordu. Sokrates 502 oy hakkına sahip yurttaşın 361'inin oyuyla, kentin tanrılarına inanmayıp yeni tanrılar getirerek gençliği zehirlediği gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırılmıştı. Kendi hazırladığı baldıran otunun suyunu içti. Bu otta bulunan "coniin" adlı zehir omuriliği etkiliyor. Filozofun bacaklarından başlayarak yavaş yavaş yukarı doğru organlarının felce uğradığı, solunum sistemi etkilenip boğuluncaya kadar bilincinin açık olduğu biliniyor. Makatına havuç sokulup, edep yerlerindeki kıllar ateşe verilen zina suçlularının durumu sanırım Sokrates'in cezasına göre biraz daha halliceydi.
Romalılar ise akraba katillerine çuval cezası uygulamaktaydılar. Yılanlar, köpekler ya da benzer hayvanlarla birlikte bir büyük çuvala tıkılan suçlular suya atılırdı. Ancak en aşağılayıcı ceza yöntemini Persler düşünmüştü. Asileri boyun hizasına gelen bir fıçıya sokar, burada onları haftalarca yemek ve suyla beslerlerdi. Sonuçta suçlular kendi dışkıları içinde canlı canlı fermente olur, acılar içinde can verirdi. Rüşvet hep vardı Ancak suçlular çok ender ceza görürdü. Adli tıp yöntemleri henüz bilinmediği için tek yol sanığı itiraf ettirmekti. Eski Roma'da kundakçılar, soyguncular ya da tefeciler ancak suçüstü yakalandıklarında cezalandırılabiliyordu. Sonuçta suç patladı; bir dönem Roma'da kiralık katiller o denli çoğaldı ki, Senato bunlar için özel bir yasa çıkarmak zorunda kaldı. Roma'da hüküm sürmüş 100 kadar imparatordan neredeyse hiçbirinin yatağında eceliyle ölmemesi, durumu en iyi şekilde özetliyor.
Kuralların açık seçik çiğnendiği durumlarda bile sanıklar çoğu kez ceza görmüyordu. Zira o dönemlerde adalet dağıtanlar kolayca satın alınabiliyordu; rüşvet doruğa çıkmıştı. Eski Roma'da yargıçlara yeni yetme kızlar ve oğlanların rüşvet olarak gönderilmesi yaygın bir uygulamaydı. Diyeceksiniz ki, onlar çok tanrılı, inançsız kişilerdi. Tek tanrılı Hıristiyanlığın devlet dini haline geldiği dönemde de durum eskisinden farklı olmadı. "Ne yani, bu örneklere bakarak halimize şükretmemizi mi istiyorsun?" diye düşünebilirsiniz. Sadece adaletin, o yüce erdemin yeryüzünde hemen hiçbir zaman tüm saflığı ile egemen olmadığını söylemek istiyorum. Bundan ötesi benim haddim değil.