Yıl 1967. İngiltere açıklarındaki uluslararası sularda terk edilmiş halde bulunan bir petrol platformu eski bir asker olan Roy Bates tarafından Sealand adıyla devlet ilan edilmiş ancak İngiltere'nin askeri müdahalesine sahne olmuştu. Ardından Michael Oliver adında bir adam 1972'de Tonga Adaları yakınlarında okyanusun ortasında kumu Avustralya'dan taşınarak getirilmiş yapay bir adada kendi bağımsız devletini kurmak istemiş ancak kimse tarafından ciddiye alınmamış, macerası adasının Tonga tarafından ilhakıyla sonuçlanmıştı. Sonraki yıllarda bu türden ülke ya da devlet ütopyalarına uygulamada pek rastlanmadı. Ancak böyle alternatif ülke ve devlet kurma çabaları bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Alışıldık idari ve hukuki sistemden, vergi rejiminden kaçmak ve herkesin istediği gibi yaşayabileceği bağımsız devletler kurmak isteyenler şimdi de çıkıyor. Ancak şimdi böyle devletler hippilerin ya da asker eskilerinin değil, milyarder yatırımcıların hayallerini süslüyor. Bunların en başında da PayPal ve Facebook'un ortak kurucusu, Silikon Vadisi'nin serveti 1,5 milyar dolara ulaşan parlak girişimcisi Peter Thiel geliyor.
Okyanusta yüzen bir devlet
Peter Thiel son dönemin sınır tanımayan ve hayal gücünü zorlayan yatırımcılarından. Thiel, PayPal ile büyük bir ticari başarıya ulaştığı gibi, Facebook'un Harvard Üniversitesi kampusunun dışarı çıkarak gezegen çapında bir milyar insana ulaşmasında kilit bir rol üstlendi. Çok büyük fonları yöneten Clarum Capital'i bir dönem yönetti. Bununla da kalmadı en sıra dışı projelere yatırım yapmak ve gerçekleştirme şansı tanımak için kendisi gibi milyarderleri toplayarak Founders Fund'ı da kurdu. Kısacası teknoloji, yatırım ve sınırları aşmak denilince dünyada ismi ilk akla gelenler arasında yer alıyor, 45 yaşındaki girişimci. Ancak Thiel'in şu sıralar aklında çok daha şaşırtıcı ve gerçekleşmesi bir o kadar sorunlu bir projesi daha var: Okyanusta yüzen bağımsız bir devlet kurmak. Aslında bu daha işin sadece başlangıç halkası… Çünkü asıl amaç bu gibi yüzen bağımsız devletleri ileride çoğaltmak ve bir zincir halinde birbirlerine bağlamak.
Bundan beş yıl önce Thiel'in yönettiği Clarum Capital'in bir çalışanı Patri Friedman'ın okyanustaki uluslararası serbest sularda kurulmasını tasarladığı yüzen bağımsız bir şehir devleti ile ilgili projesini okur. Bu yüzen devlet projesi aynı zamanda devletlerin müdahaleci uygulamalarından uzak, herkesin istediği gibi yaşayacağı son derece özgürlükçü bir hayat öngörmektedir. Kendisi de özgürlükçülükte sınır tanımayan ve fikri çok ilginç bulan Thiel, bir zamanlar Mark Zuckerberg'e sağladığı parasal fonla Facebook'un dünyaya yayılmasının yolunu açtığı gibi bu defa da Patri Friedman'ın yolunu açmaya karar verir. Hatta projenin bir numaralı hissedarı olarak adeta sahibi haline gelir.
Friedman'ın projesi kısaca şöyle: Uluslararası sularda öncelikle varlıklı insanlara yönelik, tüm imkanların seferber olduğu yüzen şehirler kurmak ve bunları alışıldık devletlerin hukuki, idari ve ahlaki kayıtlamalarının dışında bir anlayışın hakim olduğu bağımsız devletçikler haline getirmek. Yani bir tür mikro devlet. Projenin adı ise "Seasteads"… Bu projeye dahil olan Peter Thiel, bunu gerçekleştirme yani "seastead" adı verilen yüzen yerleşimleri kurma yollarını araştırmak işini de Seasteading Institute'e verir. Seasteadin Institute, 2008 yılında yüzen devlet projesinin fikir babası Patri Friedman ve Wayne Gramlich tarafından kurulur. Enstitü 2009 yılında bu yüzer devletçiklerin tasarımı için bir yarışma da açar.
2050'de nüfusu milyonları aşacak
Yüzen ve gerektiğinde herhangi bir yere yanaşabilen devlet projesi başlangıçta birkaç küçük yapıyı öngörüyor. Ancak asıl amaç 2050 yılına kadar bunları on milyonlarca insanı barındıracak birbirlerine bağlı bir zincir haline getirmek. Projenin ilk prototipinin planları şimdiden hazır. Yüzen devletin ilk örneği 12 bin tonluk bir dizel motoru ve ilk planda yerleşecek 270 kişilik bir "vatandaş" kitlesini öngörüyor.
Bu projenin gerçekleşeceği yer ise San Francisco şehrinin 300 mil kadar açıkları olacak. Burada asıl amaçsa projenin düşünürü Patri Friedman'a göre yeni devlet fikirlerini deneyimlemek. Çünkü bağımsız bir devlet haline getirilmesi düşünülen bu yapı özgürlükçülerin içinde bulundukları toplumların yapısı yüzünden gerçekleştiremedikleri fikirlerini uygulamaya geçirme imkanı verecek. Örneğin, herkesin başkasına müdahale etmeden kendi istediği gibi yaşayacağı tam bir demokratik yapı öngörülüyor. Bunun yanı sıra sosyal güvenlik, asgari ücret gibi şeyler olmayacak. Bu mikro devletler birbirlerine özel bir iletişim şebekesiyle bağlanacaklar. Thiel ayrıca San Francisco açıklarında bir de yüzen bürolardan oluşan bir park kurmayı düşünüyor.
Ütopya değil Appletopia
Ancak işin bir de uluslararası hukuki boyutu var. Bu yeni devlet yapısının Birleşmiş Milletler tarafından tanınması. İşin bu yönü şimdilik oldukça meçhul... Bu durum, Seastead'i geçmişte düşünürlerin hayali olarak tasarladıkları ütopyalar konumuna getiriyor görünse de, Peter Thiel ve Patri Friedman'a göre bu projenin bugüne kadar gerçekleştirilemeyen özgürlükçü ütopik devletlerden ciddi bir farkı ve şansı var. Çünkü bu defa yüzen devlet, bir devlet mantığı değil ticari bir işletme mantığı üzerine temellendirilecek.
Seastead'ın fikir babası Friedman tamamen ticari bir faaliyet olarak öngörülen ve talep arttıkça yer almanın pahalılaşacağı yüzen devleti yönetmeyi planladıkları modeli "Appletopia" olarak adlandırıyor. Ancak bu iş, fiziki yapısının yanında gerçek bir devlete dönüşme imkanının olup olmadığı, hukuk sisteminin nasıl kurulacağı gibi pek çok sorunu da içinde barındırıyor. Ancak Peter Thiel yüzen devletin hukuk sisteminin 2019 yılına kadar tamamlanacağından emin görünüyor. Bu işe daha en baştan 1,25 milyon dolar yatıran Peter Thiel, ütopik yüzen devletinin gerçekleşeceğine inansa da projeyi çok aptalca bulanlar da yok değil. Kimileri Thiel'in milyonlarca dolar aktardığı projeyi "aptalca bir düşünce" olarak nitelendirirken, bazıları da "Kimse sizi bombalamadığı sürece fena bir fikir değil" sözleriyle alaya alıyor. Oysa Peter Thiel, yüzen şehir devletlerine inanıyor.
Derleyen: BİROL BİÇER