Bilek güreşine nasıl başladınız?
Vücut geliştirme sporuna ortaokuldayken başlamıştım. Sınıf arkadaşlarıma gücümü göstermek istiyordum haliyle. Bunun tek yolu da sıralarda bilek güreşi yapmaktı. Öyle merak sardım bilek güreşine. Yalova'daki yerel turnuvalarda sürekli şampiyon oluyordum. 1998 yılında bu spor federasyon olunca ben de milli takım adına uluslararası turnuvalara katılmaya başladım.
Şimdiye kadar kazandığınız başarılar nelerdir?
İlkin milli sporcu olarak Avrupa şampiyonu oldum. 2001'de İtalya'da dünya şampiyonu oldum. 2003'de Kanada'da dünya şampiyonu oldum. Milli takım için son olarak 2008 yılında Kanada'da katıldığım turnuvada bir şanssızlık sonucu dünya dördüncüsü olduktan sonra milli takımı bırakıp profesyonel turnuvalara katılmaya başladım. Milli takımı bıraktı, artık profesyonel yarışıyor
Neden?
Ülkemizde devlet amatör sporlara değer vermiyor. Olimpik ve olimpik olmayanlar diye ikiye ayrılıyor ve sporculara haksızlık yapılıyor. Örneğin bir güreşçi Avrupa şampiyonu olduğunda bin altın ödül alırken biz 50 altın bile alamıyoruz. Para kazanmak adına, artık sponsor bularak profesyonel turnuvalara katılıyorum ben de.
Bir turnuvada ne kadar kazanabiliyorsunuz sorması ayıp?
Genellikle ABD'dekilere katılıyorum. 3-5 bin dolar kazanıyoruz. ABD'de eyalet eyalet gezip her turnuvaya katılarak geçimini öyle sağlayan sporcular da var. Amerika'da bu spora çok saygı duyuluyor. Bir turnuvada insanlar yanınıza gelip iltifatlar ediyor, imza istiyor. Ama ben Türkiye'den sponsor bile bulamıyorum. Sponsorlarım hep ABD'den oluyor.
Bir turnuva ne kadar sürüyor?
En fazla iki saatte bitiyor.
"Hayalim efsane John Brzenk ile karşılaşmak"
2009'da 32. New York Altınbilek Şampiyonası'nda sizin iki kat ağırlığınızdaki, 172 kiloluk dünyaca ünlü sporcu Shawn Lattimer'in bileğini iki saniyede bükerek büyük ün yapmıştınız. Peki en büyük hedefiniz kimi yenmek? Sizin camiada efsane olarak gördüğünüz bir isim var mı?
Bizim en büyük efsanemiz John Brzenk'tir. Sylvester Stallone'un 1987 yılındaki Over The Top filminde oynamıştı. Stallone filmde ödülün tır olduğu bir bilek güreşi yarışmasında, şampiyon olmaya çalışan bir tır şoförünü canlandırıyordu. John Brzenk Las Vegas'ta bir yarışmada 150 bin dolarlık bir tır kazanmıştır gerçekten de. Film onun hikayesinden esinlenilerek çekilmişti. Brzenk'in belgeseli de çekildi.
En son katıldığınız turnuva hangisi?
Ben son Mayıs ayında New York Big Apple Grapple'a katıldım. Dünyanın dört bir yanından, Rusya'dan, Japonya'dan en iyi sporcuların davet edildiği bir turnuvaydı. Kendi kilomda birinci, açık sıklette ise ikinci oldum. 8 Aralık'ta da Florida'ya bir turnuvaya çağrıldım. Avustralya'da, ABD'de festivallere de katılıyorum. 30- 40 bin kişilik festivaller oluyor bunlar. Şov yapıyoruz. Para kazanmıyoruz bu festivallerden, amacımız sadece Türk'ün gücünü dünyaya göstermek.
Neler yapılıyor bu festivallerde?
Örneğin meydan okuyoruz festival katılımcılarına. Onlar da sıraya girip beni yenmeye çalışıyorlar. Hiçbiri sporcu değil tabii katılımcıların, gücüne güvenenler çıkıyor karşıma. Beni yenmeleri karşılığında bir de ödül vaat ediyoruz. Bir günde bin kişiyle bile bilek güreşi yaptığım oluyor bu tür etkinliklerde.
"Sadece bir kere mecburen bir kıza yenildim"
Sizi yenebilen biri çıktı mı hiç festivallerde?
2010'da Melbourne'da bir Türk festivalinde meydan okuduk ama kimse çıkmadı karşıma. En son bir genç kız cesaret edip "ben meydan okuyorum sana" dedi. Ödül de kuzuydu. Ben de ayıp olmasın diye ilk defa o kıza yenildim.
Kendinize özgü taktikleriniz var mı?
Ben turnuvaya katılmadan önce rakiplerimin önceki karşılaşmalarını izlerim. Onların zayıf ve güçlü taraflarını öğrenirim. Ona özel antrenman yaparım. Mesela parmakları benden güçlüyse, sadece parmaklarımı güçlendirmek için antrenman yaparım.
Bilek güreşinin spor olarak bir faydası var mı? Yoksa sadece sağ kolunuz mu güçleniyor?
Benim rakibimi yenebilmem için tüm vücudumu güçlendirmem gerek. Karın kaslarımı, belimi, omuzlarımı, göğüs kaslarımı da güçlendirmeliyim. Düzenli antrenmanlarımı yapmak zorundayım. Çünkü bilek güreşi sandığınız gibi kol gücüyle yapılmıyor sadece, gücü belinizden almak zorundasınız. Ayrıca sırf güçlü olmak da yetmez. Zeka gerekli. Omuz açısı hesaplarını iyi yapamazsanız, kendinizden güçsüz olana dayenilirsiniz.
Öğretmen olarak atama bekliyor
Sinirlendiğiniz birine Osmanlı tokadı attığınız oldu mu hiç?
Yok, bizim gibi sporcular öyle şeyleri aşmış oluyorlar. Belki biraz da görüntümüzden dolayı bize kimse bulaşmıyor.
Peki cengaverlik hikayelerinde anlatıldığı gibi bir aslanı tek kolunuzla kaldırıp fırlatabilir misiniz?
O kadar da değil, o hikayeler biraz efsane oluyor...
En büyük hayaliniz nedir?
Bu sporu ülkemizde yaymak istiyorum. Ben beden eğitimi öğretmeniyim ama henüz atamam yapılmadı. Oysa bir yasa çıkmıştı, Avrupa şampiyonu olan sporcular koşulsuz atanacak diye. Çok sevinmiştim ama bunun sadece olimpik spor dallarındaki sporcular için geçerli olduğunu öğrenince de çok üzüldüm. Bu sporu yayabilmek için öncelikle çocuk yaştaki cevherleri bulmam gerek. Örneğin ben sağ koluma 14, sol koluma da 20 yaşında çalışmaya başladım. Sol kolum, hiçbir zaman sağ kolum kadar güçlü olamayacak. Çünkü eğitimin ergenlikten başlaması gerek. Bir an önce atamamın yapılması en büyük hayalim.
Bu sporun avantajı nedir?
Çok avantajları var. Örneğin 60-65 yaşına kadar bile yapılabilir. Bir engelli de bu sporu rahatlıkla yapabilir. Zaten 2016 yılında engelliler kategorisinde olimpiyatlara girmesi bekleniyor bilek güreşinin. Türkiye'de de çok popüler aslında. Mesela yurt içinde bir turnuvaya kadınerkek 700 sporcu katılır ortalama. Oysa bir halter turnuvasına en fazla 150 sporcu katılır. Dünyada da bu böyle. Uluslar arası bir halter turnuvasına 15 ülkeden katılım oluyorsa, bilek güreşi turnuvasına 50-60 ülkeden katılım olur.
O, dünyanın bileğini bükemediği, uluslararası çapta ünlü bilek güreşçimiz Özgür Kızgın. Bu sporu yapma amacı, "Türk'ün gücünü yedi düvele göstermek". Kendisinin iki katı ağırlığındaki Amerikan devlerini bile birkaç saniyede mat ediyor. En iyi sporcuların davet edildiği turnuvalara katılıp Türkiye'yi temsil ediyor. Kızgın ile, memleketi olan Yalova'da bir araya geldik.