Çocukluğumda, büyüklerimiz başında geniş hasır şapkası ve elinde kamçı, Antalya sokaklarında bir kovboy edasıyla sebze yüklü tatar arabasını süren kişiyi Antalyalılar; "İşte bir tarih geçiyor!" diyerek saygı ile selamlarlardı. O günlerde ben bu sözlerin anlamını anlayacak yaşta değildim. Daha sonraki yıllarda, O'nun hakkında anlatılan kahramanlıkları duyunca araştırmaya başladım. Torunu Rıza Aker'den fotoğraflarını, Harp Dairesi Başkanlığı'ndan onun hakkındaki bilgileri araştırdım. Sonuçta ortaya küçücük dağ bataryası ile dünyanın en güçlü donanmalarına ait gemileri Antalya sularının derinliklerine gömen Antalya'nın gizli bir kahramanı ortaya çıktı. Önce Meis Adası önünde İngiliz kruvazörü Ben My Chree'yı, ardından Antalya açıklarında Fransız gemileri Paris II ve Alexandra savaş gemilerini batıran bu gizli kahramanı Antalyalılardan başkası hemen hemen hiç kimse tanımıyordu. Yalnız, oturduğu evin duvarlarına savaş gemilerine küçük topçu bataryası ile yaptığı baskınların çizimlerini yaparak tablolar halinde batırdığı gemileri resmetmişti. Bir gün kendisini ziyaret eden iki yüksek rütbeli komutan evin duvarlarındaki resimleri fark etti. Yaşadığı olayları bu iki komutan dinleyip, bu olayları yazmasını emretmeseydi, alçak gönüllülüğünden anılarını bile belki kaleme almayacaktı. Bir taraftan Antalyalıların gösterdiği kahramanlıktan ötürü kendisine armağan ettiği bahçede sebze yetiştirirken, bir taraftan da anılarını kaleme aldı. Ancak ne anılarını, ne de çizimlerini Genel Kurmay dışında hiçbir yere göndermedi. Bunun nedeni, anılarının başında yer alan şu cümlelerden açıkça anlaşılıyordu: "Bu hadiseler; komutanı bulunduğum küçük Erhart dağ toplarından müteşekkil bataryamla Büyük Harpte Meis adasında "Ben My Chree" Paris dö Fransız kruvazörünü ve müteakiben ateşimizin menziline sokulamadığından dolayı açıklarda bir yelkenli kayığımızla Alexandra kruvazörünü batırmaktan ibarettir. Ben, bir asker olmaklığım itibari ile bütün o övünme engelini aşarak büyüklerimin emirlerini yerine getirmek üzere bu olaylara ait bu makaleyi yazdım." diyordu. Bu alçakgönüllü insan 5 Kasım 1968'de öldüğünde, Antalyalıların yaşlı delikanlıları dışında hiç kimse, bir tarihin daha toprağa gömüldüğünü bilmiyordu.
M. ERTUĞRUL BEY KİMDİR?
Antalya Tarihi'ne Üç Savaş Gemisi Batırarak Destan Yazan Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul (AKER) Bey: Kıdemli Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul (Aker) Bey, 1309 (1893) yılında Girit'in Hanya şehrinde, Ahmet Nuri Beyzadeler'in oğlu olarak doğmuştur. İlk öğreniminden sonra gittiği Askeri Okuldan genç bir Topçu Teğmeni olarak Birinci Dünya Savaşı'nın Gelibolu cephesinde birçok savaşlara katılan M. Ertuğrul Bey, burada büyük kahramanlıklar göstermiştir. Antalya görevinden sonra 57. Fırka ile Denizli- Aydın Milli Kurtuluş Cephesi'nde, İstiklal Savaşı'na katılan M. Ertuğrul Bey, General Şefik Aker'in kızıyla evlenince Aker soyadını almış; 1930 Ağustos'unda Topçu Kıdemli Yüzbaşı olarak emekliye ayrılmıştır. Emekliliğinde, bugün Erdal İnönü Parkı'nın olduğu civarda, sebze ve meyve yetiştiriciliği ile uğraşmıştır. 5 Kasım 1968 günü aramızdan ayrılmıştır.
Batırılan Paris II'nin kaptanı Amiral Henry Rollin (1885-1955) kitapta batış sonrasını anlatıyor "DOST GİBİ KARŞILANDIK"
"Türk askerler nereden karaya çıkabileceğimizi göstererek gerçekten de bize çok yardımcı oluyorlardı; hatta bizi çekip kıyıya çıkartmak için kimi zaman denize bile girmek zorunda kaldılar, çünkü birçoğumuz, bırakın suda ayağa kalkmayı, karnımız üzerinde sürünerek bile kıyıya çıkamıyorduk. Bataryaya komuta eden Türk Subayı bana doğru yaklaştı, selam verdi ve heyecanlı bir halde elini uzattı, bu arada Fransız bandıralı bir gemiye ateş etmiş olmaktan ve bizi bu halde görüyor olmaktan dolayı yüreğinin burulduğunu, ama tıpkı benim yapmış olduğum gibi, kendisinin de görevini yapmak zorunda olduğunu söyledi. (Yazarın notu: Düşünebiliyor musunuz sevgili okurlar, biz bugünlerde kendi bayrağımızı yerlere atıp üzerinde tepinecek kadar küstahlaşırken bir Türk komutanı savaşta düşmanının bayrağını istemeden vurduğu için onlardan özür diliyor.) Ayrıca hiç endişelenmememizi, çünkü bir düşman değil kendisinin konukları olduğumuzu ekledi; hatta bir asker, izin vermediğim halde üstümdeki altın kimlik plakasını almaya kalktığında, ona engel olarak, kimsenin bana el sürmesini istemediğini söyledi. Sonra gidip adamlarıma onları yüreklendirecek bir şeyler söyledi, bizi bir odaya götürdü. Odada ateş yaktırttı, sigara kutuları ve portakal dağıttı. Ardından da hepimize birer tabak lapa getirtti. Bir önceki günden beri midemize bir lokma yiyecek girmediğinden lapaları, kıtlıktan çıkmışçasına yedik. Bu arada, kendisinin de yaralı olması dolayısıyla daha iyisini yapmadığı için özür dileyerek adamlarına yaralarımızı sardırdı. Hastanede imkan ve koşulların izin verdiği ölçüde iyi bakıldı bize, en azından ruhsal anlamda… Bataryanın Komutanı, subaylarıyla birlikte sık sık bizi görmeye geliyordu, hatta bir keresinde anı olarak köpeğimize kendisinin bakmasına izin verip vermeyeceğimi sordu bana. Cevap olarak, içinde bulunduğum durumda isterlerse köpeğimi bile benden alabileceklerini söyleyerek cevap verdiğimde, gözleri yaşardı. Tümen Komutanı Hasan Bey, Alman Albay Von Schliestadt ve Mevzi Komutanı Rauf Bey birçok defa beni görmeye gelip benim ya da adamlarımın istediği bir şey olup olmadığını sordular..."
BEN-MY- CHEREE TARİHİN İLK UÇAK GEMİSİYDİ
Gelibolu Savaşından sonra Aydın'a tayin edilen Ertuğrul Bey, 1916 yılında 5 inci Ordu Kumandanı Liman von Sanders'in Akdeniz sahillerini savunma kararı üzerine Erhard Dağ Toplarıyla, Denizli-Elmalı üzerinden Kaş'a gelmiş ve burada düzenlenen Meis Adası baskınına katılmıştır. Bataryasıyla 3 Ocak 1917 günü "Ben- My- Cheree" isimli İngiliz Uçak Gemisini batırmış, ayrıca bir muhribi de savaş dışı bırakmıştır. Yine 13 Ocak 1917 günü Kemer Ağva Limanı'nda, emrindeki askerleri ile Fransızların "Paris II" Kruvazörünü batırmıştır. Bundan başka 8 Mart 1918 günü Ağva Burnu önünde Fransızların "Alexandria" isimli bir kruvazörünü de portakal ve dinamit yüklü olan bir yelkenli ile tuzağa düşürüp batırmıştır.
M. ERTUĞRUL ANITI AÇILDI
Vefatının 50. yıldönümünde E. Top. Kd. Yzb. Mustafa Ertuğrul Aker, Akdeniz Gençlik Sanat Araştırma ve Eğitim Derneği (AKSAN)'nin önderliğinde, Antalya Kent Mezarlığı'ndaki mezarı başında kalabalık bir katılımla anıldı. Bir gün sonra da, Antalya falezleri üzerindeki Erdal İnönü Parkı'nda Mustafa Ertuğrul anıtı ziyarete açıldı.