Kentin nüfusunu yaz aylarında da kentte tutmak isteyen belediye başkanları, bunun çaresini Konyaaltı Plajı'nda, yazı geçirmek üzere tahta obalar inşa ettirmekte bulmuştu. Konyaaltı'da ilk oba, 1956 yılında, dönemin Antalya Belediye Başkanı Hayret Şakrak zamanında, kendisi için inşa edilmiş, bunu ertesi yıl diğerleri izlemiş, 1958 yılına gelindiğinde Vali Niyazi Akı zamanında sayıları 50-60'ı bulmuştu. Ancak Antalyalıyı denize çekmek ne mümkün? Obalar boş kalınca, bir gün, Antalya Valisi ile benim tercümanlığım aracılığı ile röportaj yaparken, "Bu obalar ne için yapıldı, neden böyle boş?" diye soran Alman "Bunte" dergisi muhabirine Vali Niyazi Akı ne cevap versin? "Antalyalı denizi sevmez, denizden korkar" mı desin? O da vaziyeti kurtarmak için "Biz bu obaları Almanlar için yaptık. Almanlar Antalya'da bedava tatil geçirsinler diye" şeklinde bir cümle ağzından çıkıverdi. İşte ne olduysa ondan sonra oldu.
BUNTE'NİN KAPAK KONUSU
Memleketine dönen Alman muhabirin, Bunte Dergisi'nde ön sayfada şahane bir Konyaaltı Plajı fotoğrafı üzerine koyduğu manşeti, bugünkü gibi hatırlıyorum: Önde Konyaaltı Plajı, obalar ve arkada tepeleri karla kaplı Beydağları resminin üzerinde "Ey Almanlar! Türkiye'nin Türk Rivierası'nda bu bedava Bungalovlar sizi bekliyor!" O yıl "bedavayı" zaten seven yüzlerce Alman, arabalarına atladıkları gibi soluğu Antalya sahillerinde aldılar. Antalya'da turizmin kitle halinde başlangıcı ve Antalya'nın "Türk Rivierası" olarak lanse edilmesi bu tarihte olmuştur. Ben o tarihlerde, bugünkü Büyükşehir Belediyesi İş Merkezi'nin bulunduğu yerdeki, eski belediye binasının birinci katındaki "Antalya'yı Tanıtma ve Turizm Derneği"nde okulda öğrenip, ek çabamla geliştirdiğim Almanca bilgimle turistlere yardım etmekle görevliydim. Benden başka az-çok bir yabancı dil bilen onlarca lise öğrencisi vardı.
ALMANLAR İÇİN BEDAVA!
Yüzlerce Alman aile, Konyaaltı'ndaki bedava obalar için Turizm Derneği'ne doluşunca, büyük bir kaos yaşadık. O zamanlar, 1953 yılından başlayarak yapılan Antalya Festivali sırasında ve uzun tatilli bayram günlerinde Antalya'ya gelen yerli ve yabancı turistleri ev pansiyonculuğu ile ağırlıyorduk. Yani Antalya'da insanlara yatacak yer temininde, cok deneyimli idik. Fakat bu kez durum çok farklıydı. Aslında Konyaaltı'daki yeni inşa edilmiş obalar, yerli halk için düşünülmüştü. İçinde herhangi bir mobilya, yatacak bir yatak bile yoktu. Antalyalı'nın yazın buraya taşındığı zaman, bütün yatak, mobilya vesair ihtiyaçlarını evinden getirmesi düşünülmüştü. Fakat şimdi bu Alman turistler ne yapacaktı? Söz ağızdan çıkmış, "Antalya'da bu obalar Almanlar için bedava" denmişti bir kere. Hemen, Antalya Valiliği ile Belediye Başkanlığı hoparlörlerle anonslar yapıp, halktan yardım istedi. Her aile, evindeki fazla yatağını, ymasasını, sandalyesini getirip bir oba döşedi. O yıl yaz, Konyaaltı'nda bu hengâmeyle geçti. Böylece Almanlar Antalya'dan memnun ayrıldılar. Dergiyi okuyup da o yıl Antalya'ya gelemeyen veya gelen dostlarından Antalya hakkında övgüler duyan Almanlar, ertesi yıllarda da Antalya'ya akın ettiler. Ancak kendilerine uygun bir dille, "bu kampanyanın, yalnız o yılı kapsadığı" söylenerek, vaziyet idare edildi. Çünkü bu olay, 1960 yılı yazında olmuştu. Antalyalılar da Almanlara inat, yazlarını bu obalarda serin serin geçirmek istiyorlardı. Almanlar yüzünden Antalyalı'nın gelenek ve görenekleri de değişmişti. Artık yaz aylarında serinlemek için yapılan telaşlı ve yorucu Elmalı, Korkuteli'ye göçmek yerine, artık Antalyalı burnunun dibindeki birkaç kilometrelik göçü tercih etmeye başlamıştı. Hem böylece, kentteki dükkânının kapısına da yaz aylarında kilit vurması gerekmiyordu.
İHALE İLE KİRALAMA DÖNEMİ
1962-1963 yıllarında Antalya'da valilik yapan ve 27 Mayıs ara rejimi nedeniyle, Antalya Belediye Başkanlığını görevini de üstlenen Nuri Teoman Paşa, Antalya'nın caddelerindeki ulu ağaçların katliamına girişti. Kentteki insanları 'geceleri uyutmuyor' diye evlerin bahçelerindeki tüm horozları kestirtti. Fakat yaptığı belki en iyi hizmet, Konyaaltı plajını düzenlemek oldu. Önce tahta obaları, tuvaletleri, ihtiyaca daha uygun bir hale getirdi. Sonra kötü hava koşulları sonucu eskiyen, yıkılan tahta obaların yerine beton obalar yaptırdı. Bu obalardan biri, en büyüğü ve güzeli "Reisin Obası" diye bilinirdi.
KOMŞULARLA BULUŞMA
Zamanla Konyaaltı'daki obalara ilgi daha da arttı. Yapıldığı yıllarda çoğu boş kalan obalar için, Antalyalılar arasında bu kez rekabet başladı. Bu rekabet ve isteklilerin çoğalması üzerine, obaların Antalya Belediyesi'nce ihale usulü arttırma ile halka kiralanmasına geçildi. Antalya 1. Noteri huzurunda yapılan bu ihalelerde gruplar oluşur, komşu olmak isteyenler birlikte ihaleye girerdi. İhalelerde kavgalar olur, fakat ihalenin sonunda iş tatlıya bağlanırdı. Herkes yine bir yıl önceki obasına, komşusuna nasılsa kavuşurdu. Adnan Selekler'in anılarında söz ettiği gibi, beton obaların dağıtılması da yine noter huzurunda kura ile yapılır, her ne olursa olur, Belediye Başkanı Avni Tolunay'ın komşu listesi eksiksiz kurayı kazanırdı.