Erken dönemde tespit edilemeyen işitme kaybı çocuğun konuşma ve dil gelişimini olumsuz yönde etkiliyor ve düzeltilmesi çok zor olan problemlere yol açabiliyor. Erken teşhis sayesinde ise çoğu işitme kaybının kalıcı hale dönüşmesi önlenebiliyor ve çocuğun normal işitme seviyesine kavuşması sağlanabiliyor" dedi.
Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerahisi Bölümü'nden Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü nedeniyle bilgiler verdi.
"Kulak kiri işitme kaybına neden olabilir"
Kulak yapısının dış, orta ve iç kulak olarak üç bölümden oluştuğunu hatırlatan Prof. Dr. Şafak, "İç kulakta işitme organı olarak salyangoz ve işitme siniri dışında, denge sensörleri ve denge sinirleri bulunur. Bu yapılanmaya göre dış veya orta kulak, ya da kulak salyonguzu ve sinirlerine ait hastalıklar nedeniyle işitme kayıpları ortaya çıkabilmektedir. Bu yapılardaki çeşitli yapısal bozukluklar ve hastalıklar işitme şikayetlerine neden olur. Böylece kulak kiri probleminden, beyin sapı tümörlerine kadar geniş bir yelpazedeki hastalıklar nedeniyle geçici ya da kalıcı işitme kayıpları oluşabilmektedir" dedi.
"İşitme kaybı olan çocuklar içine kapanıyor"
İşitme engeli, kişinin gelişim, uyum, özellikle iletişimdeki görevlerini yerine getirmesinde en büyük engelinin olduğunu kaydeden Mustafa Asım Şafak, "İşitme duyusunun kaybı, özellikle bebeklik döneminde konuşmanın öğrenilmesi açısından ciddi bir sorun teşkil eder ve bu bireyler iletişim açısından ciddi problemler yaşarlar. İşitme kaybı olan çocuklar; okul döneminde başarısızlık, psikolojik olarak toplumdan uzaklaşma, içine kapanıklık ve sosyal yönden başarısızlık gösterebilirler. Bunun sonucunda çocuklar eğitim ve sosyal hayatında akranlarından geri kalabilir ve psikolojik sorunları olan, uyumsuz bir bireylere dönüşebilirler" ifadelerini kaydetti.
"Akraba evlilikleri risk oluşturuyor"
Akraba evliliklerinin genetik hastalıkların sık görülmesine neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak, "Eşler arasındaki kan uyuşmazlıkları da çocukların ve hatta annenin sağlığı için son derece önemlidir. Gebelik süresinde geçirilen bazı enfeksiyonlar ciddi oranlarda işitme sağlığına etki eder. Ayrıca doğumların ideal şartlarda yapılması çok önemlidir. Uzamış doğum eylemi, çocukların uzun süre oksijensiz kalıp mor renkli doğmaları, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin eksikliği sadece işitme sağlığı için değil pek çok nörolojik hastalıklar için de son derece önemlidir" diye konuştu.
Kulak ağrısı ile birlikte seyreden hastalıklara dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Şafak, "Erken çocukluk çağlarında geniz eti büyümelerinin özellikle kulaklar üzerindeki etkileri yakından takip edilmeli, muhtemel kalıcı hasarlar açısından önlemler alınmalıdır. Her türlü üst solunum yolu tıkanıklıkları kulak sağlığı açısından zararlıdır. Özellikle kulak ağrısı ile birlikte seyreden hastalıklarda en kısa sürede gerekli tedavilerin planlanması çok önemlidir. Özellikle bazı ağrı kesiciler ve belirli antibiyotikler olmak üzere pek çok ilacın iç kulaklar üzerinde toksik etkileri olabileceği unutulmamalı, hekimin tedavi planına uyulmalıdır" dedi.
"Gürültülü ortamlardan uzak durun"
Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahı Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak şöyle devam etti:
"Yüksek gürültülü ortamlarda bulunmak iç kulaklar için son derece zararlıdır. Hatta bu ortamlarda çalışmak zorunda olan bireylerin mutlaka kulak koruması yapması kanuni bir zorunluktur. Ayrıca yüksek sesle müzik dinlememeye, özellikle alkollü iken gürültülü ortamlardan kaçınmaya da kulak sağlığı için dikkat edilmelidir. Yenidoğan bebekler ve çocuklarda işitme kaybının olup olmadığının anlaşılması zor olabilmektedir. Hastane ortamında doğan tüm bebeklerin taburcu olmadan önce işitme fonksiyonlarının ölçülmesi kanuni zorunluluktur. Hastane dışında doğum yapan ailelerin bebeklerinin işitme fonksiyonlarını uygun merkezlerde test ettirmeleri gerekir. Ayrıca büyüme çağındaki çocukların işitmeleri yine aileleri tarafından kontrol edilmelidir. Çocuklarda görülen dalgınlık durumları, televizyon gibi cihazların seslerini normalden çok açma eğilimleri, konuşmalarında bazı sesleri çıkarmadaki güçlükleri, konuşmalarının zor anlaşılmasına neden olacak şekilde kelimeleri yuvarlayarak kullanmaları duyma kaybı yaşadıklarına işaret edebilir."
"İşitme fonksiyonu geri kazandırılabiliyor"
İşitme kaybı anlamanın yollarını anlatan Şafak, "İşitme fonksiyonu tamamen kaybolmuş bir şekilde dünyaya gelen bebeklerde dahi gerek kulak içine, gerek beyin sapına uygulanan biyonik kulak cihazlarının yerleştirilmesiyle işitme fonksiyonu geri kazandırılabilmektedir. Sonradan oluşan işitme kayıpları için tedavi planı, işitme kaybına neden olan duruma göre planlamalıdır. Kayba neden olan duruma göre hastaya medikal veya cerrahi tedavi uygulanır. Yaşlanmaya bağlı işitme kayıplarında genellikle işitme cihazı ile rehabilitasyon yöntemlerine başvurulur" dedi.
Şafak, çocuğun yumuşak bir sesin geldiği yöne ilk çağırışta bakmıyorsa, çevredeki seslere karşı tepki göstermiyorsa, ilk çağrıya cevap vermiyorsa sesin nereden geldiğini bulamıyorsa, kendi yaşıtlarına göre konuşması geri kalmışsa, televizyonu normal sesle dinlemiyorsa ve sürekli televizyonun yakınına gidiyorsa anlamada ve kelime kullanmada sürekli bir gelişim göstermiyorsa işitme kaybı yaşayabileceğini söyledi.