1948 yılında liman inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı olarak tespit olunan bugünkü yerinde, bir dinamit ateşlenmesi sonucu bir mağara bulunmuş; içerisindeki sarkıt-dikitler nedeniyle 'Damlataş Mağarası' ismini almıştı..
BİR ŞEHRİN HİKAYESİ
Alanya Turizminin ilk kahramanı Alanyalı Galip Dere'dir. Hikaye de şöyle: "Türkiye'de turizme açılan ilk mağara olarak bilinen Damlataş Mağarası, 1948 yılında iskele inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı açılırken, bir dinamit ateşlenmesi sonucu tesadüfen ortaya çıkar. Galip Dere adlı meraklı Alanyalı, gazetelerde Almanya'daki bir mağara ile ilgili bazı haberler okumuştur. Bu haberlerden birisi, 2'inci Dünya Savaşı'nın olduğu sırada Almanların bombalardan korunmak için mağaralara sığındığı ve tesadüfen bu mağaralardan Wuppertal ve Hagen şehirleri arasında bulunan Klutert adı verilen mağaralarda iki Alman doktoru tarafından 1951 senesinde yapılan tecrübelerde bu mağaralarda astım hastalığının tedavisinden % 90 başarı elde edildiği tespit ediliyor. Daha sonra Galip Dere, Damlataş Mağarası'nda da böyle bir şey olabilir mi diye, bu yerlerle ilgili olarak bilgi talebinde bulunuyor. Aldığı cevap olumludur. Yetkililere başvuruyor. Araştırmalar sonucunda, bu mağaranın da bir takım özellikleri olduğu ve astım hastalığına da iyi geldiği ortaya çıkıyor"
KONAKLAMA İHTİYACI
1950-1955 yılların arasında Damlataş Mağarası'nın astım hastalığına iyi geldiğinin belirlenmesi ve bunun yurt genelinde duyulması ile ilk önce astım hastaları yurdun dört bir tarafından Alanya'ya gelmeye başlar. Böyle insan akınına hazır olmayan Alanya'da, o donemde, sadece iki tane basit otelin olması, işleri zora sokar. Başta ev pansiyonculuğu ile konaklama talebi karşılanmaya çalışılsa da bu yeterli olmaz. Birtakım çözümler aranır. Sağlık turizmi için yapılan tanıtım gayretleri, kısa sürede meyvelerini vermeye başlar. Alanya yalnız bayram günlerinde değil, yaz kış yerli ve yabancı turist çekmeye başlamıştır. Özellikle Bayram tatillerinde, yaz tatillerinde zaten çok kısıtlı yatak kapasitesine sahip Alanya otelleri dolup taşar. Böyle durumlarda otellerde yer bulamayan turistlerin evlerde misafir edilmeleri, erken bir tarihte Alanya'da ev pansiyonculuğu gibi kavramın ortaya çıkmasına neden olur. Sonrasında tek tük yabancılar da Alanya'ya gelmeye başlamıştır.
İLK YATIRIMLAR
Turizm olgusu ile Alanya'da birdenbire ortaya çıkıveren konaklama ihtiyacı, - Antalya örneğinde olduğu gibi- o yıllarda kurulan Alanya'yı Tanıtma ve Turizm Derneği tarafından elden geldiğince giderilir. Karşılaşılan yeni durum, dernek üyelerini ister istemez "turist nasıl çekilir, turisti memnun etmek için ne yapılmalı" gibi düşüncelere sevk eder. Alanya'yı Tanıtma ve Turizm Derneği kurulur. O yıllarda görüp izlediğim kadarıyla dernek başkanları Hasan Karagöz ve Haşim Yetkin'in bu konudaki çalışmalarını her zaman takdir etmişimdir. Bu çalışmalar sürerken 1956'da tamamlanan rıhtım; 1949 yılında başlanıp, 1966 yılında bitirilen Antalya-Mersin karayolu, Alanya'ya karadan biraz olsun hareket getirmiştir. 1974 yılına gelindiğinde mevcut rıhtım uzatılmış, iki yıl sonra da rıhtımın hemen yanında bir balıkçı barınağı inşa edilmiştir. Eski İskele Caddesi'nin altındaki rıhtım ile kıyı arası doldurularak, 1984-86 yılları arasında yeni bir gezi alanı, kruvaziyer gemilerinin yanaşabileceği bir rıhtım ile tur tekneleri için bir barınak yapıldı.
EV PANSİYONCULUĞU
Özellikle 1975'li yıllarda Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nın sıfır faizle sunduğu kredi ile Alanya'da ev pansiyonculuğu, büyük bir gelişme geçirdi, 1980'li yılların ortasında sayıları 135'i buldu. Aynı yıllarda diğer türde konaklama tesislerine teşvik kredileri arttırılmış, dolayısıyla yeni yeni motellerin açılmasını kolaylaştırmıştır. 1950'li yılların sonlarında turizmle tanışan ve ev pansiyonculuğu ile turizme başlayan Alanya bugün, Antalya bölgesinde 5 yıldızlı otellerin çokluğu ile "büyük bir Alanya Tatil Köyü" gibidir.
TURİSTİK TESİSLER
Bugün Alanya, ülke turizminde önemli paya sahiptir. 1980'li yıllarda başlayan turizm artışı ile şehir zamanla büyük bir aşama geçirmiştir. İlk başlarda apart otellerin yoğun olduğu ilçede, günümüzde 1.000 kişi kapasiteli tesislerden, 3.500 kişi kapasiteli devasa tesislere kadar pek çok çeşit ve türde turistik tesis mevcuttur. Alanya'da Bakanlık belgeli 77.131 yataklı 249 tesis, Belediye belgeli 69.171 yataklı 541 tesis vardır. Böylece Alanya'da toplam 146.302 yataklı 790 konaklama tesisi bulunmaktadır.
İLK OTELLER 50'Lİ YILLARDA
Her yıl artan turist sayısının getirdiği zorunlulukla, konaklama ihtiyacını karşılamak üzere, bir taraftan eski yıpranmış Alanya merkezindeki Keykubat Oteli, kale önündeki Alanya Palas Oteli, Baba Oteli ve karşındaki Çınar Oteli ile deniz kıyısındaki Plaj Oteli gibi otellerin mevcut durumları iyileştirilirken, yeni yeni otellerin inşasına girişildi. Sayı vermek gerekirse; 1952 yılında Alanya merkezinde yalnızca bir otel ile evden bozma iki otel varken, 1960'lı yılların sonuna doğru Alanya'da bir tane birinci sınıf otel, birkaç tane ikinci sınıf otel ve çok sayıda motel hizmet vermeye başladı. Bunların içinde 1963 yılında hizmete giren, Alanya'nın ilk turistik tesislerinden olan Alantur Motel'dir. 1970'li yılların başından itibaren artan turist sayısı ile konaklama tesisi yapımı, zengin muz ağaları arasında adeta bir yarışa dönüşmüştür. 1973'te birçok ev pansiyonunun hizmete girdiği ve 14 motel, 8 otel 5 pansiyonun açıldığını, o yıllarda Antalya Turizm ve Tanıtma Bölge Müdürlüğü'nün konaklama tesislerinden sorumlu bir çalışanı olarak çok iyi biliyorum. Kısa sürede girişimciler sayesinde yeni oteller yapılır. Özellikle ev pansiyonculuğu, Alanya'da hızla yayılır. Gelip görenler, evlerine döndüklerinde dostlarına Alanya'nın güzelliğini anlata anlata bitiremezler.