Antalyaspor'da hiç kimsenin sevilmediği kadar sevilen, Antalya tarihinde ilk kez yabancı birisine verilen 'Fahri hemşeri' unvanlı Samuel Eto'o, saygı görmek istiyormuş.
Bir kere verdiğin röportajda 'Ali' diye bahsettiğin kişi bu kulübün başkanı. Yaşı senden küçük olabilir ama saygı görmek istediğin kulübün başkanına önce sen bir saygı göster bakalım.
'Beni bu kulübe kazandıranlara saygı duyuyorum' diyorsun da iki yıldır paranı hiç aksatmadan ödeyene saygı duymuyorsun öyle mi?
Seni bu kulübe kazandırırken üzerinden yapılan sözleşmelerle cebine milyon euro'ları indirmek için seni kullananlara saygı duyuyorsun da bugüne kadar nedense hep transfer döneminin son günlerinde krize soktuğun camianın başkanına saygı duymuyorsun öyle mi?
Seni futbolculuğundan çok adamlığınla sevdi bütün camia.
Ama nedense gitmek istediğini transferin bitimine 2 gün kala söylüyorsun ve tam da Galatasaray maçı öncesi.
Adamlık bunun neresinde?
Sen saygı görmek istiyorsun ama her transfer döneminin son 1-2 gününde kriz çıkartıp nemalanmaya çalıştığın, çaresiz bıraktığın, menajerin aracılığıyla 'Şartlar böyle giderse iyi oynayıp gol atmadığında kimse sorgulamasın' tehdit ve şantajının arkasında durarak zor durumda bıraktığın yönetimden yine de saygı görmek istiyorsun öyle mi?
Sen saygı görmek istiyorsun da 'Beni diğer futbolcularla aynı kefeye koymayın' diyerek takım arkadaşlarından mı saygı görmek istiyorsun yoksa?
'Para ile derdim yok' deyip, 'Nasri'ye verilen bana da verilmeli' imasında bulunuyorsun.
Belki de senin imza töreninde giydiği tişörtle hava atıp, paranı veriyormuş gibi yapıp bonservisinin yarısını cebine atmak için bekleyenlerin yerine arkanda 'Yivli Minare'li imza resmin yok diye yapıyorsun bunları.
Ah Eto'o ah!
Sen, hangi organize işlerin başrolünde oynadığını, kimlerin çıkarlarına malzeme olduğunu bilsen, bırak saygı görmeyi, önce kendine olan saygını kaybedersin.
Röportajında "Ben, beni getiren insanlara karşı sporcu kimliğimle sorunları kucaklayabildiğimi göstermek istedim" ifadesiyle bunu itiraf da ediyorsun aslında