CHP'nin en kritik döneminde il başkanlığı yapan Özer Ülken, aradan geçen 4 yılın sonunda ilk kez SABAH Akdeniz'e konuştu. Deniz Baykal'ın kaset komplosuyla koltuğunu bıraktığı dönemde Ülken, Antalya'da teşkilatın başındaki isimdi. Kendi deyimiyle 'siyasi ekseni kayan CHP'nin son il başkanı' Ülken, yaşanan değişimin sancılarını birinci elden yaşadı. O dönemin siyasetine de dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Mustafa Akaydın ile yaşadığı çatışmalar damgasını vurmuştu.
15 TEMMUZ'UN İLK ADIMI
Deniz Baykal'ı istifaya zorlayan sürecin 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimine giden yolda bir adım olduğunu ifade eden Ülken, "CHP'deki değişim bir operasyondu. CHP'de genel başkan değişimi sonrası adeta siyasi eksen kayması yaşandı. Yeni CHP anlayışı ortaya çıktı. Oy arttırma çalışmaları, CHP'yi kuvayi milliye ruhundan gelen, Atatürkçü ana çizginin dışına çıkarttı" dedi.
PARTİ EKSENİNDE KAYMA
Eksen kaymasının aday gösterme sürecinde ve altına imza atılan kararlarda kendisini gösterdiğini savunan Ülken, bu değişimin en dikkat çekici şekilde FETÖ'de ortaya çıktığını anlattı. FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan CHP Büyükşehir Meclis Üyesi Sıtkı Soydal'ın Mustafa Akaydın'ın kontenjanından aday gösterildiğini hatırlatan Ülken, kendi döneminde partiyle hiçbir bağlantısı olmayan bu gibi isimlerin partiye girmesine izin vermediğini vurguladı.
TOROS'A GEÇİT VERMEDİM
Özer Ülken, yine FETÖ soruşturması kapsamında kapatılan Toros Koleji'nin Arapsuyu Mahallesi'nde yapmak istediği okula ilişkin imar planlarının kendi il başkanlığı döneminde de Büyükşehir Belediyesi meclis toplantısına getirilmek istendiğinin altını çizdi ve şöyle devam etti: "Belediye başkanlarına, çalışmalarına, tasarruflara müdahale etmeyip, destek olunmalı ama belli çıkar gruplarına menfaat sağlanıyorsa, farklı sinsi amaçlar varsa müdahale edilmelidir. Benim başkanlık anlayışım böyle oldu. Toros Koleji konusu da buna bir örnektir. Toros Koleji'yle ilgili konu benim başkanlığım döneminde meclise gelecekti. Meclis öncesi parti grup toplantısında bu konuyu gündeme bile aldırmadım. Tartışmaya bile açtırmadım. Ama aynı değişim benden sonra Devrim Kök'ün başkanlığı döneminde yapıldı."
?
BEN DE HEDEFE ALINDIM
Ülken, "Girmeye çalışmadıkları, sızmaya çalışmadıkları hiçbir örgüt yoktu. Kıramayacağım 3-5 kişiden, çok eski tanıdıklarımdan birisi geldi. Türkçe Olimpiyatları'na davet etti. 'Seni de aramızda görmek istiyoruz' dedi. Ben kabul etmedim. Kıramayacağım eski bir tanıdıktan gelmesine rağmen davete icabet etmedim" dedi. Hem örgütü FETÖ'den uzak tuttuğu için hem de Toros Koleji gibi konularda FETÖ'yle ters düştüğü için hedef haline geldiğini savunan Ülken, bu dönemde telefonunun dinlendiğini ve 3 bin tape doldurulduğunu ifade etti. Ülken, Devrim Kök'e karşı kaybettiği İl Başkanlığı seçiminde de FETÖ'nün bağlantısı olabileceğini sözlerine ekledi.
DİSİPLİN SÜRECİNİ ANLATTI
Antalya'da CHP'li meclis üyeleri Erol Özkarabekir ve Zafer Yörük grup kararlarına uymadıkları içi kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilince tekrar gündeme gelen Ülken il başkanlığı döneminde CHP'li Akaydın'ın grup kararlarına aykırı davrandığını hatırlatarak, Özkarabekir ve Yörük'ün hedef tahtasına konulduğu meclis toplantısında olduğu gibi kendi döneminde yaşanan sorunun da CHP'li Recep Tokgöz'ün aday gösterilmesi ısrarının ürünü olduğunun altını çizdi. Ülken şöyle konuştu: "Encümen üyesi seçimiyle ilgili bir tartışmaydı. Bir grup Recep Tokgöz, Deniz Filiz ve Turgay Genç'in üye olmasını, diğer grup Gürsel Karabayır, Kazancı, Deniz Fırat Budak, Remzi Sadi'nin üye olmasını istiyordu. Tartışmalı olunca gizli oylama yapmak zorunda kaldım. 16 meclis üyesiydik. 8'e 8 bir sonuç çıktı. Benim oyumla 9-8 oldu. Recep Tokgöz liste dışı kaldı. Ama meclis toplantısında Akaydın öncülüğünde grup kararına uyulmadı. Akaydın bunun dışında da 3-4 sefer grup kararından hoşnut olmadığı maddelerde oylamaya katılmadı."
İHRAÇLAR YANLIŞ
Özer Ülken, CHP eski Milletvekili Yıldıray Sapan ve Gazipaşa eski İlçe Başkanı Bülent Kocabaş'ın ihraçlarını örnek göstererek partideki kan kaybıyla ilgili de önemli mesajlar verdi: "Bugüne kadar Antalya tarihinde ilçe başkanlığı yapmış, milletvekilliği yapmış bir kişi dahi hiçbir gerekçeyle ihraç edilmemişti. Bu uygulamalar yanlış. Yerel seçimler sonrası CHP'den 3 tane il başkan yardımcısı ve 9 meclis üyesi AK Parti'ye geçti. Oy avcılığı mantığıyla siyaset yapılırsa böyle oluyor."