Atatürk Kongre Merkezinde düzenlenen törene, Afyonkarahisar Vali Yardımcısı Fatih Topuz, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen, Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, Afyonkarahisar Belediye Başkan Yardımcısı Cem Kasapoğlu, Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin, Afyonkarahisar İl Jandarma Komutanı Vekili Albay Akif Yorulmaz, AKÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Prof. Dr. Murat Peker, AFSÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Adem Aslan ve Prof. Dr. Ümit Dündar, il müdürleri, şehit yakınları ve gaziler ile AKÜ ve AFSÜ akademik ve idari personeli katıldı.
15 TEMMUZU BİR GECE OLARAK DÜŞÜNMEMEK GEREKİR
AKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı, Prof. Dr. İhsan Cemil Demir moderatörlüğünde gerçekleştirilen konferansta Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen, "15 Temmuz'un 5N1K'sı" konusunu anlattı. İşçimen, "15 Temmuz'un 5N1K'sı" konusunu anlattı. 15 Temmuz'u bir gece olarak düşünmemek gerektiğini ifade eden Demir, "15 Temmuz'u anlamak için öncelikle 15 Temmuz öncesinde Türkiye'de, Orta Doğu'da ve tüm dünyada olup bitene; jeopolitik, ekonomik ve güç dengeleri açısından bakmak ve büyük resmi görmek gerektiği kanaatindeyim" dedi. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı İşçimen, konferansın ilk bölümünde FETÖ terör örgütünün tarihsel oluşum süreci, ideolojisi, stratejisi ve darbeye hazırlık süreci; ikinci bölümünde ise 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlara ilişkin detaylı bilgiler paylaştı.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ BİRBİRLERİ İLE BAĞLANTILI"
15 Temmuz'a gelen süreç içerisinde Türkiye'nin birçok yerinde terör olaylarının gerçekleştiğini hatırlatan İşçimen, "10 Ekim tren garı, Mart ayı Merasim Sokak, Şubat ayında Kızılay patlamaları, akabinde İstanbul'da silahlı saldırılar ve en son İstanbul'da havaalanı saldırısı gerçekleştirilmişti. Bu saldırıların faillerinin bir kısmında IŞİD bir kısmında ise PKK'nın etkili olduğunu görüyoruz. Bu olayların öncesinde de hendek olaylarının gerçekleştiğini görüyoruz. Hemen öncesinde 2014 yılında Kobani olayları gerçekleşti. Genel olarak baktığınızda bir terör zincirinin üst üste geldiğini fark ediyorsunuz. Tarihsel süreç içerisinde gerek Selçuklu gerekse Osmanlı Döneminde büyük bir olayın geleceğinin belirtisi bu tip olaylardır. Bu olaylarda belli kişilerin etkili olduğunu görüyorsunuz ve örgütlerin birbirleri ile bağlantılı olduklarını yapmış olduğunuz soruşturmalarda anlıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
MİHENK TAŞI; MİNNET DUYGUSU
Terör örgütlerinin en önemli mihenk taşının minnet duygusu olduğunu kaydeden İşçimen, şunları söyledi: "Yani örgüt, terör örgütü üyesine bir şekilde kişilik verir. Bir şekilde kendine bağlar. FETÖ örgüt mensuplarına sınav soruları veriliyor. Sınav soruları verilerek suç işlemeleri sağlanıyor. Suç işleyen örgüt üyesi aynı zamanda kamuda işe giriyor. Para kazanıyor, geçimini sağlıyor. Daha ileri giderek evlenmeye aracılık etme şeklinde bir işlem yapıyor. Bu evlendirmeler sayesinde örgüt üyeleri hem birbirleriyle bağlantı kuruyor hem de örgüt üyelerinin kontrolü sağlanıyor. Klasik suç örgütlerinde de yeni giren üyeye silah verilip suç işlemesi sağlanır. Suç işler, yağma ve gasp yapar ki o an ve o tarihten itibaren örgüt üyesi hiçbir şekilde o suç örgütünden çıkamaz ve bir aidiyet duyar. FETÖ suç örgütünde de örgüt kendisine aidiyet sağlanmasını istiyor. Bunu 13 ve 14 yaşındaki çocukların temel eğitimlerini sağlamakla hedefliyor. 13-14 yaşındaki çocukları özel derslerle, dershanelerle özellikle fakir aile çocuklarını ellerinin içine alarak istedikleri gibi yönlendiriyorlar ve bu şekilde gün geçtikçe güç kazanıyorlar."
"ÖRGÜT İSTEMEDİĞİ ZAMAN ÖRGÜT ÜYESİ HAREKETE GEÇMİYOR"
Türkiye'nin yapmış olduğu Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi dış harekatların sınır güvenliğinin sağlanması açısından çok önemli olduğunu belirten İşçimen, "10 Ekim saldırısını gerçekleştirilen teröristler, sınır ötemizden geliyor. Sınır ötesinde yuvalanan bu teröristlere operasyon yapılması gerekiyor. O tarihte IŞİD ve PKK Ankara, İstanbul'da hızlı ve seri bir şekilde ses getirecek terör faaliyetlerinde bulunuyor. Örgütler bu işlemi yaptıktan sonra bunun sürekliliğini sağlamayı hedeflediler. Bunun önlenmesi gerekiyordu. Türkiye'nin sınır güvenliğinin alınması ve bu sınır güvenliğinin tampon bölge oluşturarak yapılması gerekiyordu. Tampon bölgesinde istenmeyen unsurlar Türkiye'nin içine girecekti. 10 Ekim saldırısında fail olarak bulunan şahıslardan bir tanesinin bilgisayarında bulduğumuz belgelerde 'oradaki insanlar gibi yaşayın; biz size istediğimiz zaman uyanmanızı emredeceğiz' diyordu. FETÖ de aynı şekildedir. Örgüt mensubunun istenildiği zaman harekete geçmesi istenir. Örgüt istemediği zaman örgüt üyesi harekete geçmiyor. Bu temel bir prensip" şeklinde konuştu.
UÇAKSAVAR MERMİSİ İLE VATANDAŞLAR ŞEHİT EDİLDİ
15 Temmuz gecesi helikopterlerden sivil vatandaşların üzerine uçaksavar mermisi ile ateş edildiğini söyleyen İşçimen, "Uçaksavar mermisi savaş zamanında ne askeri şahıslara ne de sivil şahıslara bire bir hedef alınarak ateş edilmeyecek bir mermi. Sadece zırhlı araçlara kullanılabilecek bir mermi. O gece Ankara Gölbaşında F-16 pilotları 51 özel harekat görevlimizi şehit etti. Ankara'da uçaksavar mermisi ile şehit edilen birçok vatandaşımız bulunmaktadır" diye konuştu.
"13-14 YAŞINDAN İTİBAREN ÇOCUKLARI ELE ALIYORLAR"
FETÖ'de en önemli unsurun örgüt üyesinin kendini hiçbir şekilde açık etmemesi olduğunu belirten İşçimen şu bilgileri aktardı: "1980'li yıllarda örgüt mensubunun Hava Harp Okulu öğrencileri ile yaptığı bir sohbet toplantısında; 'bizim işimiz uzun soluklu bir iş; askeriyede acele etmeyin, kendinizi belli etmeyin. Maarifte, emniyette, yargıda ve bunların en etkin yerlerinde yerimizi alacağız; bu en az 20-30 sene olacak. Sonra harekete geçtiğimiz zaman kimsenin yapacak bir şeyi kalmayacak zaten. İçki içebilirsiniz, amirlerinizin bütün işlerini halledin ki sizden vazgeçmesin' ifadeleri kullanılmıştır. 2010-2014 senesine geldiğimizde, örgüt yapılanmasında önce ışık evleri, özel evler, askeri okullardaki eğitim süreci ve bilim yapılanması gerçekleşiyor. 13-14 yaşından itibaren çocukları ele alıyorlar. Genellikle sosyo-ekonomik düzeyi iyi olmayan aile çocuklarını okutma bahanesiyle kendilerine bağlıyorlar ve bir aidiyet gerçekleştiriyorlar. Bütün terör örgütleri, örgüt mensubunu ailelerinden kopartır. Sadece örgüte biat ister. Sadece örgüt liderinin dediklerini yaptırmak ister. Aileden kopar ve ailesi artık kendi çocuğunu tanıyamaz. FETÖ'de en önemli unsur örgüt üyesinin kendini hiçbir şekilde açık etmemesidir."
"TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ ÇALINMIŞ"
Askeri lise sınavlarını inceledikleri araştırma sonucunu açıklayan İşçimen, "2000 yılından 2015 yılına kadar bütün askeri lise sınavlarını inceledik. Önce sınavlarda matematikte 30'da 30 yapan çocuklarımıza bakalım dedik. 2000 yılında 30 bin öğrencimiz girmiş, 30'da 30 yapan öğrenci sayımız 30. 2001 yılında 25, 2002'de 10, 2003'de 40, 2010 yılına geliyoruz 962, 2011'de 800, 2012'de 700, 2013'de 600 ve 2015 yılında matematik sınavında 30'da 30 yapan öğrenci sayısı sıfırdır. 2015 yılında bu fark ediliyor. Dolayısıyla 30'da 30 matematik yapan öğrenci sayısı sıfır. Bu tablo buralara kopya ile girildiğini gösteriyor. Fen bilgisine baktık aynı sonuçlar. Türkçe, sosyal bilgiler de aynı periyodik gidiyor. Burada soruların uzun yıllar boyunca çalındığı gerçeği çıkıyor. Türkiye'nin geleceği çalınmış" dedi.
FETÖ, RUSYA'DA FAALİYET GÖSTEREMEDİ
FETÖ'nün sadece Türkiye'de yapılanmadığını dile getiren İşçimen, "Özbekistan, Türkmenistan, Suriye ve Arnavutluk gibi her yerde yapılanıyor. Yapamadığı tek yer Rusya. Çünkü Putin bunları anlıyor. İstihbaratı faaliyette bulunuyor. Oradaki okullarda görev yapan öğretmenleri mafyanın parasını aklıyor. Maaşlar yüksek. Bunlar Türkiye'ye havale ediliyor. Türkiye'de örgüt, komisyonunu alıyor. Kalanını Rus mafyasına veriyor. Uluslararası çapta kara para aklıyor. Rusya aleyhine Türkiye ile ilişkileri bozabilecek faaliyetlerde bulunduklarını görünce bu okulları kapatıyor" ifadelerini kullandı.
KONFERANS SORU CEVAP İLE DEVAM ETTİ
Konferans soru cevap bölümün ardından sona erdi. Konferansın sonunda AKÜ Rektörü Prof. Dr. Karakaş ve AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Okumuş tarafından Cumhuriyet Savcısı İşçimen'e teşekkür belgesi takdim edildi. Cumhuriyet Savcısı Necip Cem İşçimen, konferans öncesinde AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş'ı makamında ziyaret etti. Ziyarette Rektör Prof. Dr. Karakaş, Cumhuriyet Savcısı İşçimen'e AKÜ yayını olan ve 4 ciltten oluşan "Yüzüncü Yılında Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi" adlı kitabı hediye etti.