Aylar evvel yine bu köşede haykırmıştım; "Cumhurbaşkanlığı seçimi dahil bütün yapılan seçimlerin hiçbirinin önemi HSYK seçiminden daha önemli, daha kritik değil" diyerek...
Maklubecilerin yani Pensilvanya merkezli uluslararası çaptaki Cemaat örtülü örgütün karargâhı haline dönüşen Yargı Camiası'nın bağımsızlığını kazanacağı, çeteden kurtuluş gününe sayılı günler kala birbirinden kirli senaryoları havada uçuşturuyorlar. Yargıda Birlik Platformu adaylarını desteklemeye meyilli savcı ve hâkimlere türlü türlü şantajlar, şantajlık malzeme yoksa muhafazakâr olan üyeye Kuran-ı Kerim'e el bastırmaya çalışmalar, muhafazakâr değilse platformun muhafazakâr adayları ile ilgili akla hayale gelmeyecek çamurlamalar son gaz devam ederken şimdilerde bir başka senaryoyu dolaşıma soktular.
Dün Yargı Camiası'ndan üst düzey önemli bir isimle görüştüğümde öğrendim ben de bu son çirkinliği. Çete platformun listesinde delik açabilmek için adaylarından üçünün 'Kripto Cemaatçi' olduğu fitnesini adalet saraylarında gezdiriyor. Bu şaşılacak bir şey değil tabii.
Karargâhlarını ellerinde tutmaya yeminli bu çete için bu son tezvirat diğerlerinin yanında bi hiç kalır. Objektif baktığınızda üzerinde durmaya bile gerek yok aslında bu salakça senaryonun ama görüştüğüm yetkiliden öğrendim ki; bu salak senaryonun peşine takılanlar bu çeteye karşı mücadele ettiğini söyleyen daha doğrusu öyle bilinen insanlar! Yani bu salaklığı yaymak için kapı kapı gezen, oraya buraya haber salan ve hatta Cumhurbaşkanı'na bile; "Efendim yandık bittik! Bunlar bizim listemize de sızmayı başarmışlar" falan deyip saçmalayanlar; "Ben bir anti-paralel'im" diyerek ortada dolananlar.
Hep derim. Bunların matematiksel olarak öyle sanıldığı gibi büyük bir güçleri falan yoktur ama insanı dehşete düşüren inanılmaz bir zekâ ve bu zekâdan hareketle mükemmel bir PH (Psikolojik Hareket) yetenekleri vardır. Matematiksel olarak bir halt olmadıklarını hem 30 Mart'taki yerel seçimde hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük. Sahip oldukları medya araçları dışında Türkiye'nin etkin bildiğimiz medya gruplarını da kendilerine göbekten bağlamayı başarabilen çete allem etti, kallem etti ama bir türlü sandıklarda istediği başarıyı sağlayamadı. Ama okyanus ötesinde Sakalsız'ın talimatı ile yazılan senaryoları bir bir sahneye koymaya çalıştılar. Evet. Belki sandıkta istedikleri başarıyı elde edemediler ama ülkenin huzurunu bozdular. Kaos yaratmaya çalıştılar ardı ardına...
Her defasında geri püskürtüldü ama sonuçta o yaratmaya çalıştıkları kaosta başarılı da oldular. Ben hâlâ çok haklı ve masum sebeplerle başlayan Gezi olaylarının büyümesinin ve gencecik insanların hayatına mal olmasının asıl müsebbibi olarak onları görüyorum.
Neyse... Bunlarla ilgili yorumlarımı zamanında aktardığım için tekrara gerek yok. Mühim olan artık sahip oldukları o korkunç PH gücüyle bundan sonra ne yapmaya çalıştığıdır Sakalsız ve Çete'sinin. Ve bu kirli oyunlarına kimlerin nasıl ayak uydurduğudur.
Bu bilgiyi tarafıma ileten yargıdaki kaynağım Yargıda Birlik Platformu'nun üç adayının 'Kripto Cemaatçi' olduğu ile ilgili kulaktan kulağa yayılmaya çalışılan spekülasyonu yayanlarla ilgili çok iyi niyetli yorumlar yapıyor. Diyor ki; "O kadar saf ve salaklar ki bu spekülasyonu yaymak için Cemaat'in taşeronluğunu yaptıklarının farkında bile değiller!" Ona da dedim. Buradan da yazayım; "Kimse kusura bakmasın ama ben yargı üyesi kaynağım kadar iyi niyetli değilim bu konuda. Aptal olunur ama bu kadar olunmaz. Liste çıktığı günden beri bas bas bağırıyoruz; 'Aman dikkat delinmesin bu liste! Cemaat kimseyi oyuna getirmesin' diye..."
Bunun ne kadar önemli ve kritik olduğunu onlar da biliyor. En az benim kadar. O halde neden böyle bir tezviratın kuyrukçuluğunu yapıyorlar! Gerçekten salak olduklarından mı? Yoksa listedeki o üç ismi 'Kripto' şeklinde yaftalayıp Sakalsız'ın ekmeğine bal karışık yağ sürüp aslında kendilerinin birer 'Kripto' olduklarını ispat etmeye mi çalışıyorlar?
Hangisi, siz muhakeme edin ve karar verin! Mümkünse bana da bildirin!
