İnanın artık yoruldum. Her hafta hakkımda yapılan kara bir propagandayla ilgili açıklama yapmaktan, yapılanın sırf itibarsızlaştırmak ve yazmam konusunda geri adım atmamı sağlamaktan başka bir amaç taşımadığını anlatmaktan bıktım. Her gün yeni bir ipe sapa gelmez saçmalıkla oluruna gelmeyenleri susturmaya, sindirmeye çalışan bu güruhla mücadele etmek gerçekten zor. Çünkü bu güruhun kullandığı yöntemler çok alçakça! Çok adice! "Bel altı" diye bir tabir vardır hani. Bunlar o tabirde anlatılmak isteneni de aştılar. Siz istediğiniz kadar somut, istediğiniz kadar reel argümanlarla çıkın bu insanların karşısına onlar için hiç fark etmiyor. Sorduklarınıza, kurcaladıklarınıza cevap vermek yerine bu arkadaşlar yine o bildik yöntemlerine sarılıyorlar. Yalan, dolan, iftirayla seviyesizliğin en dibine inmekte hiçbir mahzur görmeyen bu meşhur tayfanın son bombası ise akıllara ziyan. 8 yıl önce bir programda bazı ifadelerimin arkasını önünü kesip hazırladıkları video ile beklentilerine karşılık alamayınca 22 yıl önceki üniversite yıllarıma dalan arkadaşlar şimdi de derin arşivlerinden çıkardıkları kıytırık bir gazete kupürüyle benim ve eşimin yasa dışı DHKP-C örgütü üyesi olduğumuzu yazıp çiziyorlar. Meğer İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde okuduğumuz yıllarda üyesi olduğumuz öğrenci derneği o dönem okul arkadaşımız olan ve Bornova'da polisle bir çatışmada ölen Hamiyet Yıldız'la ilgili Cumhuriyet'e bir taziye ilanı vermiş. Ben ilk kez gördüm ama eşim diyor ki; "Karınca kararınca maddi destek olan herkesin adını yazdılar o metne!" Ve bir görseniz kimler kimler yok o ilanda. Mesela bugün ÖDP Genel Başkanı olan Alper Taş. "İmamın Ordusu" adlı kitabı kaleme alırken hala neden olduğunu anlamadığımız, anlatılmayan sebeplerden dolayı tutuklanıp cezaevine konulan ve sonra serbest bırakılan Ahmet Şık. Ülkücü cenahın favori kanalı olarak bilinen Bengü Türk Televizyonu'nun Genel Yayın Yönetmeni Murat İde. Var da var yani. O gün öğrenci olup, bugün her biri ayrı yerlerde, farklı yayın kuruluşlarında, şirketlerde olan gazeteci arkadaşlar. İlanı koymuşlar yan tarafına da aynen şöyle yazmışlar değerli okurlarım; "Karı koca ikisi de teröristti! 1996'da devrim nikâhı ile evlendiler. Şu anda Sevilay Yükselir Sabah Gazetesi Yazarı, eşi Mustafa Nihat Yükselir ise Star Gazetesi İnternet Yayın Müdürü!"
Yazılanları, hele o yazılanlara yapılan yorumları görünce vallahi billahi koptum. "Seni gidi pis terörist! Şimdi savcı senin kaç polisin katili olduğunu da ortaya çıkarır artık" diyenle mi dersiniz. "Savcılar göreveee!!!" diye çığlık atanlar mı dersiniz. Hakikaten şaka gibi. Bir soruşturma falan açılırsa 22 sene öncesine dair inanın şaşırmam. Olmaz olmaz demeyin ha! Yaparlar mı yaparlar bunlar! Bi de bakmışsınız, 'devrim nikahı' dedikleri ve bin kişinin katıldığı, o dönem Avcılar'ın Belediye Başkanı olan ANAP'lı Tahsin Salihoğlu'nun kıydığı nikâh da mercek altında! Belki de; "Senin deee kasetin var... Senin deee..." derken kastettikleri 1996'da ki bizim düğün kasetimiz. İstermisiniz versinler yayına! Valla işte o zaman rezil olurum harbiden. Düşünsenize... Gelin melin olduğuna aldırış etmeden masaların üzerine çıkıp habire döktüren bendenizi. Eyvah eyvah!
Yazımı burada noktalayacaktım ama ahmaklıkta artık sınır tanımayan ve itibarszılaştırayım derken komedyenlikte Recep İvedik'i bile sollayarak kendilerini iyice dibe indiren tayfaya... Özellikle de hakkımdaki kara propangandayı yaymak için gecesini gündüzüne katan şu meşhur, "top sakal" çetesine sesleniyorum;
"Herkesi kendiniz gibi sanmayın olur mu? Emin olun benim sizinki gibi öyle gizli kapaklı, alengirli hiçbir işim yoktur geçmişte. Yani sizin gibi ne idüğü belirsiz, kime hizmet ettikleri bir türlü anlaşılamayan adamların falan emrinde olmadım hiç! Solcuydum evet! Ama hiçbir yasa dışı örgütle falan ilişkim, işim olmamıştır! Boşuna zorlamayın ordan malzeme çıkmaz size! Kaldı ki gerzekliği bırakıp, 22 yıl öncesinde filan dolanacağınıza geçmiş 5 seneki yazı arşivime göz atsanız zaten bulursunuz o üniversite yıllarımla ilgili neler yazıp çizdiğimi. Benim geçmişim ortadadır. İnkâr edecek hiçbir marazalı, karanlık durumum da yoktur! Marazalı olan sizsiniz. Karanlık olan da siz! Siz önce İsrail lobisiyle şu haşır neşirlik durumunuzun sebebini izah edin de ondan sonra kalkıp milleti o'cuymuş, bu'cuymuş filan diye yaftalamaya kalkın!"