Sonradan düzeltildi ama nedense akıllarda kalan bilgi ilk bilgi oldu. Bugün bile bir yoklama çekseniz halk arasında ve sorsanız, 'Türkiye'de ilk modern cami olarak bilinen Şakirin Camisi'nin mimarı kimdir?' diye eminim çoğunluğunun vereceği yanıt; Zeynep Fadıllıoğlu olur. Oysa değil! Fadıllıoğlu'nun Şakirin Camisi ile alakası sadece iç tasarımıyla ilgilidir. İbadete açıldıktan sonra epeyce de bir tartışma yaratan caminin esas mimarı ise mimarların hocası olarak anılan Hüsrev Tayla'dır. Hatırlayanlar hatırlar. Kamuoyunun belleğine yerleşen bu bilgi yüzünden Hüsrev Hoca'da epeyce bi serzenişte bulunmuştu. Hatta camiyi ilk ziyareti sonrasında ona sorulmadan projesinde bir takım değişiklikler yapan Fadıllıoğlu'na çok kızmış ve ağır sözlerle eleştirmişti kendisini.
Neyse...Şimdilik geçelim bu konuyu.
Çünkü bugünkü mevzumuz Şakirin Camisi değil.
Ben bugün size başka bir camiden, bundan böyle "Türkiye'nin ilk kadın cami mimarı" olarak anılacak olan Nermin Özkök'ten bahsetmek istiyorum.
Ancak ondan evvel tepki çekeceğini bile bile de bir öneride bulunmak istiyorum.
"Bundan böyle inşa edilecek olan camilerin mimarisinin kadınların elinden çıkması konusunda yasal bir zorunluluk getirilsin. Ülkenin neresinde olursa olsun yapılacak tüm camilerin projesini A'dan Z'ye kadın mimarlar üstlensin!"
Niye böyle söylüyorum? Çünkü çok erkek meslektaşlarından çok daha başarılı olurlar.
Gittim. Gezdim ve gördüm.
Bayıldım. Böyle bir esere imza attığı için kendisiyle de gurur duydum bir hemcinsim olarak. İnanın sayfalar dolusu yazı yazsam onun mimaride gösterdiği o olağanüstü performansı anlatamam sizlere. Gidip bizzat görmeniz lazım o eseri. Dantel gibi işlemiş projesini. A'dan Z'ye her bir şeyini kendi elleriyle tek tek dokumuş. Çok farklı bir proje. Alışık olmadığımız bir cami görüntüsü. Dışarıdan baktığınızda çok heybetli bir görüntüsü var evet ama mesela kubbesi yok bu caminin. Dört eğimli çatısı olan dev bir yapı. "Kubbesiz cami mi olur?" diyorsunuz ama içine girdiğinizde sizi öyle olağanüstü bir kubbe karşılıyor ki... Şaşırıp kalıyorsunuz.
Kadın aklı işte... Kadın eli... Nermin Özkök ışıkların gücünden faydalanarak öyle bir derinlik sağlamış ki caminin içinde... Görünce; "Aman Allah'ım" falan diyorsunuz. 4000 lambayı oya gibi işleyerek yapmış içerdeki kubbeyi. Tam 9 ay sürmüş o muhteşem derinliği sağlamak. Sadece kubbe değil tabii projedeki olay. Yaratılan atmosfer de o kadar başka ki! Yeşil ve beyazı öyle bir karışım yapmış ki garip bir huşu ile doluyor içiniz. Sevgi basıyor yüreğinizi.
Dedim ya! Ne kadar harika bir eser olduğunu görmeniz için gidip kendi gözlerinizle görmeniz lazım.
Peki bu muhteşem esere imza atan ve Türkiye'nin cami yapan ilk kadın mimarı olarak tarihe geçen Nermin Özkök kim?
Dünyalar tatlısı, 56 yaşında 30 yıllık bir mimar. Çok enteresan bir tip. İnançlı ama muhafazakâr değil. Ancak çok küçük yaşlardan beri merakı varmış İslam Tarihine ve mimarisine.'Gezmediğim cami kalmamıştır Türkiye'de ve İslam ülkelerinde' diyor. Mesleğe adım attığından beri tek hayali de bir cami projesine imza atmakmış. Ağlıyordu bana bütün bunları anlatırken biliyor musunuz? İşadamı Kemal Ayvacı, böyle bir hayır işlemek niyetini ona açtığında atlamış üzerine. İlk başta yadırgayanlar olmuş. Ayvacı'ya; 'Yahu kadın ne anlar cami yapmaktan' diyenler olmuş. Ama uzun zamandan beridir tanıdığı ve birçok projede birlikte çalıştığı Nermin Hanım'a çok güvenen Kemal Bey kimseciklere aldırış etmeden hayır işini Nermin Hanım'ın ellerine teslim etmiş. Çok da iyi yapmış! Çünkü şahane bir eser çıkarmış ortaya Nermin Özkök. Çok yakında açılışı var. Başbakan Erdoğan'dan tarih bekliyorlar. Benden size tavsiye, yolunuzu ne yapıp edip düşürün Şekerpınar'a ve görün bu muhteşem eseri. Görün ve neden; "Bundan böyle camileri kadın mimarlar yapsın" diyorum beni anlayın!