İlahi adalet işte! Twitter'daki ahaliyle "Alevilik" üzerine yaptığım muhabbette ağız dolusu hakaretlerle saydırmasaydı şahsıma haberim olmayacaktı. İyi ki yapmış! İyi ki saldırmış. Çünkü farkında olmadan öyle bir yaraya parmak basmışım ki pazar günü yazdığım yazıyla! "Oy... oy... oy..." yani. Biliyordum bir şeyler hakkında ama vallahi billahi bu kadar detayına vakıf değildim. Meğer ne ağaların ağasıymış bizim Veli Baba! Ne paşaymış! Güya milletin vekili kendisi ama sahip olduğu ruh hali "Asarım da, keserim de kardeşim!"
Onlarca telefon geldi yazım üzerine Malatya'dan. Mesela bunlardan biri 1971'de CHP'ye kaydolan ancak geçen nisanda istifa eden 59 yaşındaki Dursun Seyhan'dı. Yemin ediyorum ağlayarak anlattı adamcağız yaşadıklarını. "Hiç affetmeyeceğim onu çünkü 40 yıllık partimden onun yüzünden ayrıldım" diyordu. Ağbaba'yı partiye kendisinin kazandırdığını ancak sonradan bizzat onun isteğiyle ihraç edildiğini söyleyen Alevi kökenli İbrahim Göçmen ise "Başkalarına din tüccarlığı yapıyorsun falan diyor bunlar ya! Peki Alevicilik yapmak da bir tür tüccarlık değil mi?"
Tabii Ağbaba'dan yakınanlar, CHP'lilerle sınırlı değil. Şehrin yerel gazetecileri de dertli. Malatya Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Vahap Güner'in sözlerini aynen aktarıyorum: "Sana ettiği hakaretlere şaşırma bacım. Çünkü gazetecilere hakaret etmek, aşağılamak Veli Ağbaba'nın yaşam tarzı olmuş artık!" Bir yerel gazetede köşe yazıları kaleme alan Remzi Hayta'nın aktardıkları ise "eyvah eyvah" dedirtiyor insana. "Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan'ı eleştiriyor basınla ilgili söylemlerinden dolayı. Kendisine tavsiyem bıraksın da Başbakan'ı, kendi vekilinin yaptığına baksın. Yerel gazetecilere ettiği ağız dolusu hakaretlere kulak versin. Uyguladığı ambargolara baksın!"
Gerçekten de haklı Hayta. CHP'deki muhalif grubun açıklamalarını yayımladılar diye adamlara etmediği hakaret kalmamış.
Bence de Kemal Bey yönünü biraz Malatya'ya çevirmeli. Ne demek istediğimi daha iyi anlasın diye vekilinin 2 hafta önce yaptığı bir basın açıklamasında gazetecilerle ilgili kullandığı ifadeleri dikkatine sunuyorum. Hangisi daha ağır, Kemal Bey karar versin. Başbakan'ın söyledikleri mi, yoksa milletvekili Veli Ağbaba'nın söyledikleri mi?
İşte Ağbaba'dan pasajlar:
Reklam gazeteciliği dışında hiçbir meziyeti bulunmayan bu zevatın beyhude uğraşıları "Sinek küçüktür; ama mide bulandırır" kabilindendir.
Bir internet sitesinin kaleme aldığı yazı, adeta "gazetecilik nasıl yapılmaz"ın örneği niteliğindedir. Noktalama ve yazım kurallarının katledildiği, 4 kelimelik başlığında dahi 4 noktalama veya yazım yanlışının bulunduğu yazıda şahsımız şöyle nitelendirilmiştir: "CHP'de bir gazeteciyi yazdığı yazıdan dolayı ihraç ettirmekle suçlanan ve görevden almalardan sorumlu tutulan ve eleştirilen Malatya Milletvekili Veli Ağbaba." Bu yazıyı kaleme alan şahıs ihraç ve görevden alma yetkilerinin partinin hangi organlarında olduğunu bilmeyecek kadar cahil ya da hedef saptırma gayretine girmiş bir kurnazdır.
Gazetecilik ve özgür düşünce edebiyatı yapan bu kişiler, ne zaman, nerede gazeteci oldular? Hangi yazılarında, hangi haberlerinde bir gazetecilik başarısı, hatta başarısı bir yana gazetecilik örneği gösterdiler? Parayla öten borazanlıktan, kinle çekilen tetikçilikten başka ne yaptılar? NOT: Muhterem, kendisini eleştiren gazetecileri Türkçe bilmemekle itham ediyor ama yaptığı açıklama da imla hataları ile dolu. Düşünün seçildiği ilin adını bile yanlış yazıyor. Malatya diyeceğine Malatay diyor!