Bugünkü yazımın konusunun ne olacağını son yazımdaki son paragrafta işaret etmiştim aslında. Demiştim ki; "Sakın ola daha evvel Genelkurmay'a bağlı olan GES Komutanlığı'nın 6 ay önce MİT'e devrini sağlamış olması, onu komutanlık elinden gitti diye hayıflanan bazılarının hedefi haline getirmiş olmasın?"
Öncelikle bilmeyenler için kısaca GES Komutanlığı (Genelkurmay Elektronik Sistemler) "ne işe yarar?
Nerededir? Kime bağlıdır?" sorularının yanıtlarını vereyim.
İstihbarat uzmanlarına göre, Ankara Gölbaşı'nda faaliyet gösteren GES sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Ortadoğu'nun da en kapsamlı dinleme ve izleme üslerinden biri. Afganistan'dan Somali'ye kadar kriptolu haberleşmeleri ve tüm Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu'daki elektronik izlemeleri ve dinlemeleri bu merkezden rahatlıkla başarabilmek mümkün.
İşte, kurulduğu günden bu yana iradesi ve idaresi Genelkurmay'ın elinde olan bu komutanlık, 6 ay kadar önce MİT'e devroldu.
Adı da; "Gölbaşı Elektronik Sistemler Başkanlığı" olarak değiştirildi.
Buraya kadar yazdıklarımı okuyup, bu devrin gayet normal bir durum olduğunu düşünüp pek tabii; "Ee ne var canım bunda? Sonuçta devlet kendisine bağlı olan kurumu, bir elinden almış diğerine vermiş!" diyebilirsiniz değerli okurlarım.
Ancak işin içyüzü göründüğü kadar basit değil!
Çünkü devlet, bulunduğu bölgenin en güçlü istihbarat merkezlerinden biri olan GES ile ilgili sadece el değiştirmiyor bunu yaparak. Aynı zamanda yıllardan beri bu merkezi yasadışı dinlemelerin, fişlemelerin, darbe hazırlıklarının zemini haline getirmiş olan askeri kanada demiş oluyor ki; "Bak sen bu oyuncağın kıymetini bilemedin. Bozdun! Kırdın! Cezalısın. O nedenle bundan sonra bu oyuncak küçük kardeşinin olacak!"
Tabii. GES'in MİT'e devrine, sadece, bugüne kadarki gücünü, ihtişamını, varlığını bu komutanlığa borçlu olan ve ne yazık ki askerin içinde hâlâ varlıklarını sürdürmeyi başarabilen malum Ergenekoncu zihniyet bozulmuyor. Bundan sonra Türkiye'de istihbaratın tek elden yürüyecek olmasının yaratacağı tehlikenin farkında olan bazı dış güçlerle terör odakları ve "yeni bir derin yapı" olma yolunda hızla ilerleyen bazı gruplar da bozuluyor.
İşte bu bozulanların kurduğu ortak bir konsensüs ile de, bu devrin gerçekleşmesini sağlayan hükümete bir "had bildirme" senaryosu, yani "Uludere" hazırlanıyor.
Amaç neydi peki bu senaryoyla?
1) Başta Başbakan olmak üzere, hükümete; "Sen GES'i bize rağmen MİT'e mi verdin? Al sana o zaman çok güvendiğin MİT ve başarısı!" demekti.
2) "Yeni derin yapılanma ve Ergenekoncu zihniyet el ele, hadi Tayyip sana güle güle!" mesajını vermekti.
Başarılı oldular mı?
Çokkkk! Gerçekten de hükümet "Uludere" ile inanılmaz aciz duruma düştü bütün dünyanın gözü önünde.
Evet. Gafil avlandılar belki. Ve büyük bir ihtimalle de içerden gelen bu hain saldırı karşısında neye uğradıklarını şaşırdılar ama sonuçta aklanamadılar vicdanlarda.
Çünkü hükümet, olayların üzerine gitmek, kimlerin, hangi "yeni derinlerin" bu işte parmağı olduğunu ifşa etmek yerine, yarım yamalak açıklamalarla geçiştirmeye çalıştı Uludere'yi.
Ama zafer şimdilik bu kirli senaryoyu hazırlayanların gibi görünse de kısa zamanda yeniden hükümetin eline geçeceğine inanıyorum.
Son 5 yılda attıkları altın adımlarla normalleşmemize, demokratikleşmemize katkıda bulunan AKP hükümetinin, eninde sonunda, bu ülkede "yeni bir derin yapılanma" kurma hevesinde olanların karşısına da cesaretle dikilip, "Hopppp! Bi dakika kardeşim!" diyeceklerini düşünüyorum.
Umarım beni yanıltmazlar.
Ve umarım bir hayal kırıklığı yaşamama sebep olmazlar!