Reyting operasyonundan hemen sonra söz konusu operasyonlarla ilgili kaleme aldığım yazı sinema ve TV dünyasının duayenleri arasında gösterilen Türker İnanoğlu'nu bayağı öfkelendirmiş. O öfkeyle kaleme aldığı mektubunda da şahsıma yönelik epeyce bir hakaret etmiş. Demiş ki; "Siz hakikaten TV ve dizi konusunda hiçbir şeyden anlamadığınız halde, sadece insanları karalamak için yazı yazan bir kişisiniz!"
Peki söz konusu yazımda ne kendisinin, ne de şirketinin adı hiçbir yerde geçmediği halde Sayın İnanoğlu neden bu kadar hiddetlenmiş?
Çünkü, "Yetişkinler için bir dakikadan fazla izlenme değeri olmayan, ancak oğlum gibi ergen çocukların dikkatini çekebilecek bir dizinin reytinglerde nasıl birinci geldiğini anlayamadım. Ya bizim millet olarak zekâ yaşımızda filan bir anormallik var. Ya da reytinglerin tespitinde!" ifadelerimle işaret ettiğim "Arka Sokaklar" adlı dizi, onun şirketinin bir yapımıymış da ondan!
Beğenmeyebilirmişim pekala. Ancak ergen çocuklara hitap ettiğini düşündüğüm dizisinin reytinglerde sürekli birinci gelmesini nedense eleştirme hakkım yokmuş!
O dizi 6 yıldan beri ekranlardaymış. Haftada 5 gün gösterilen tekrarları bile reytinglerde muhakkak ilk 5'in ya da 10'un arasına girebiliyormuş...
Dümdüz dememiş bunu ama benim yazıyı yazmadaki asıl amacımın, rakip TV'lerde gösterilen bir başka diziyi karalamak olduğunu ima etmiş.
Bir kere niyetim gerçekten o olsa idi, aynı yazıda rakip bir başka TV'de gösterilen ve reytingleri altüst eden "Muhteşem Yüzyıl" adlı diziye onca övgüyü yapmazdım!
Tabii çok isterdim İnanoğlu'nun mektubunu olduğu gibi yayınlamayı bu sütunda ama maalesef yer darlığından buna imkân yok.
Ama şahsımı alenen karalayarak kaleme aldığı mektubuna özellikle birkaç noktada itirazım var.
Evet. Dört dörtlük bir TV izleyicisi değilim belki. Ancak, etrafımda, "Gerçekten hangi dizi reyting yapabilir, hangisi yapamaz!" analizini rahatlıkla yapabileceğim, test edebileceğim "reyting makinesi modunda" yığınla insan var.
Bunlardan birisi annemdir mesela... Küçük ağabeyimin tam bir TV hastası olan karısı, yani yengemdir... Dizi merakından bazı zamanlar evine misafir dahi kabul etmeyen ev kadını olan lise arkadaşımdır...
İşten eve gelir gelmez, müptelası olduğu dizinin özetini bile kaçırmamak için kocasının yemeğini gün içinde anasına yaptırtan yeğenimdir.
Dün üşenmeden aradım hepsini tek tek. İşe bakınız ki, aralarından biri bile bana, "Evet. Hiç kaçırmam Arka Sokaklar'ı!" demedi.
Aksine... Hemen hemen hepsi, "Amannn... Çok dandik bir dizidir o! Çoluk çocuk izler" deyip, benim görüşümle aynı paralelde görüş koydu ortaya.
Kabul. Ben iyi ve doğru bir dizi izleyicisi değilim. Ama salak da değilim!
"Çoluğun çocuğun uyku saatinde olduğu bir zaman diliminde, 5 yıldan beri gösterimde olmasına rağmen, bir çoluk çocuk dizisi nasıl bu kadar reyting yapabiliyor?" sorusunun cevabının aslında nerede olduğunu idrak edebilecek yaştayım!
Ayrıca, şaibeler nedeniyle artık adliye koridorlarına taşınmış polisiye bir vakada, benim de bir yazar olarak düşüncelerimi dile getirmem neden İnanoğlu'nu bu kadar kızdırdı pek anlam veremedim.
Sonuçta reyting şaibeleri ile ilgili iddialar adli makamlarca derinlemesine soruşturuluyor şu anda.
"Hile yapılmış mı, yapılmamış mı?" çok yakında göreceğiz.
Umuyorum ki, yıllardan beri milyar dolarlık reklam sektörüne yön veren reytinglerle ilgili iddialar asılsız çıkar.
Çıkar da biz de, hep beraber, bir "Ohhh be!" çekeriz inşallah!