Uludere'deki olayın planlı bir cinayet olduğu su götürmez bir gerçektir elbette. Kalemimin ömrü vefa ettikçe bu cinayetin muhakkak aydınlanması için çabalayacağıma emin olabilirsiniz. Çünkü ben orada öldürülen masum insanların terörist olduğuna katiyen inanmıyorum. Onlar sadece 90 yıldan beri süren kaçakçılık geleneğinin bugünkü oyuncularıydı. Böyle bir cinayet batıda bir yerlerde, mesela Edirne sınırında falan işlenmiş olsaydı emin olun bugün bütün Türkiye topyekûn ayaktaydı.
Ancak...
"Uludere" üzerinden hareket edip, o olayı kullanıp, sadece ölüme-kana, bölmeye, böldürmeye, insanları ısrarla birbirine kırdırmaya çalışan anlayışa hizmet eden provokasyona alet olunmasına da karşıyım.
Uzatmayayım.
Karşı koyamayıp, ben de mecbur olup Twitter âlemine daldım geçtiğimiz hafta.
Âlemi anlamaya çalıştığım bir takip anında denk geldim ki, bir süre önce Tunus'a yerleşen ve ilk takibe aldığım gazetecilerden olan Ece Temelkuran bangır bangır bağırıyor kişisel adresinden.
Hem Türkçe, hem İngilizce... "Cudi şu anda kimyasalla bombalanıyor. Bugün orada ölecek bütün Kürt ve Türkler insandırlar. Bir insanın ölümünden sevinç duyan bizden değildir!"
Sadece ben değil, Temelkuran'ı izleyen neredeyse 200 bine yakın insan yazdıkları karşısında şoka girdi tabii.
Twitter âlemi bir anda hareketlendi.
Başkaları da Ece'nin yazdıklarını birbirine göndermeye başladı.
Sonunda haber internete düştü.
"Bölge halkı canlı kalkan olmak için Cudi'ye akın ediyor" filan diye bir haber portalı son dakika geçti.
Yabancı ajanslar ve ulusal ajanslar bölgeye habercilerini göndermeye başladı.
Abartmayayım 3-4 saat sürdü bu kaos.
Sonunda Şırnak Valisi bir açıklama yaptı ve "operasyon filan yok" dedi.
Fakat Temelkuran ve müritleri valinin bu açıklamasını da tatmin edici bulmadı.
Biraz daha devam ettiler. Ta ki Taraf gazetesi muhabiri Tuğba Tekerek; "Şu anda bölgedeyim. Operasyon yok. Haber asparagas!" diyene kadar.
İşe bakınız ki, hem bölge halkını galeyana getiren hem de dünya habercilerini bulundukları yerlerden havalara zıplatan bu asparagas haberin yayılmasını sağlayanlar, düştükleri bu güç durumu; "Pardon. Kötü gazetecilikti" şeklinde açıklamakla yetindiler.
Allah'tan sebep oldukları bu asparagas skandalı başka olayların yaşanmasına sebep olmadı. Allah'tan bu haberi ciddiye alan başka birileri gaza gelip başka yerleri ateşe vermedi.
Böyle bir şey yaşanmış olsa idi eğer, Temelkuran ve müritleri sebep oldukları bu durumu nasıl açıklayacaklardı çok merak ediyorum.
Son sözüm; Elbette ki sosyal medyanın gücü, özgürlüğü filan tartışılmaz. Ama... Bu gücü kullanıp, kan ve ölüm üzerinden şov yapıp, şahsi rant sağlamaya kalkma da hem gazetecilik, hem de insanlık adına utanç vericidir.