Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Ya Atatürk Sabiha Sultan ile evlenmiş olsaydı?

Ben Meral Okay'ın yerinde olsam, televizyonlarda reytingleri alt üst eden Muhteşem Yüzyıl'dan sonra bir de "Osmanlı'nın Bitiş Yılları" adında bir esere imza atarım.
Çünkü en az Sultan Süleyman'lı yıllar kadar ilginç o çöküş yılları. S
ultan Vahidettin
'in torunu Neslişah üzerinden anlatmaya çalıştığı o günleri birbirinden enteresan, şaşırtıcı anekdotlar eşliğinde bize aktaran Murat Bardakçı'ya teşekkürü borç biliriz efendim.
İyi bir kitap olmuş gerçekten!
Birçok bilinmezi aydınlatmış o günlere dair.
Mesela hilafetin kaldırıldığı gün, TBMM'deki 7 saatlik gizli oturumda yaşanan tartışmaların zabıtlarının o zamanlar genç bir kâtip olan Vehbi Koç tarafından tutulduğunu ve başrolünü Ralph Fiennes'in oynadığı 9 Oscarlı "The English Patient" (İngiliz Hasta) filmine ilham veren Macar Asilzadesi Laszlo Almasy'nin, savaş yıllarında gizli gizli Kahire'ye gidip gelirken tanıştığı Neslişah Sultan'ın yakın arkadaşı olduğunu filan öğreniyorsunuz kitaptan.
İstanbul-Berlin uçak yolculuğu boyunca elimden bırakamadığım kitapta benim ilgimi çeken en önemli anekdot ise o günlerin meşhur askeri olan Mustafa Kemal'in, Vahideddin'in güzeller güzeli kızı, Sabiha Sultan'a fena halde abayı yakmış ve evlenmek için alenen teklifte bulunmuş olmasıdır.
Ancak teklifi kabul görmemiştir.
Ne kadar ilginç bir ayrıntı değil mi?
Düşünsenize...
Sonraları kendisine bu konu sorulunca, "Kendilerini bir defa görmüş ve hoşlanmıştım. Gayet yakışıklıydı.
Ateş gibi gözleri vardı. Alev alev yanıyorlardı. Ama onunla evlenemezdim. Zira önümde hiç de iyi örnek olmayan Enver Paşa ve Naciye Sultan'ın hayatı vardı. Enver Paşa'nın neler yapabileceğine şahit olmuştum. Mustafa Kemal Paşa daha fazlasını yapar diye korktum ve buna alet olmak istemedim!" açıklaması yapan Sabiha Sultan'ın o teklifi kabul o gün etmiş olduğunu varsaysanıza.
Tarih nasıl şekillenirdi acaba?
Kabul edilen o teklif sonrası, Osmanlı'nın son padişahı ve halifesi Vahideddin'in damadı olarak hayatını devam ettirecek olan Mustafa Kemal nasıl bir rota çizerdi kendisine?
Bir Osmanlı damadı olarak aynı direnişi, azmi ve kararlığı gösterebilir miydi acaba?
Ailesini kaybetmeyi göze alıp, padişahlığın ve hilafetin kaldırılması için gözünü kırpmadan isyan bayrağını çekebilir miydi?
Tabii bu işin bir tarafı...
Bir de diğer tarafı var.
Onun özel hayatı konusunda ne kadar ketum bir karaktere sahip olduğunu ve başta Latife Hanım olmak üzere hayatına giren kadınlarla olan ilişkilerinin detaylarını bizzat kamuoyuyla, yakın çevresiyle paylaşmaktan hoşlanmadığını biliyoruz.
Okuyoruz bazı şeyleri ama hep üçüncü ağızlardan.
İnsan duyunca bu ilginç ayrıntıyı...
"Her daim gizemli bir özel hayatı olan Mustafa Kemal'in, Sabiha Sultan'a ilgisinin karşılığını alamaması filan acaba onda onarılamaz bir ruh haline sebep olmuş mudur? Sonrasında karşısına çıkan kadınlarla, düzgün ve sonsuz bir birliktelik kuramamış olmasının tek nedeni Osmanlı Prensesi'ne karşı duyduğu ve bir türlü unutamadığı o 'ilk aşk' mıdır? Acaba nasıl bir sevdaydı Atatürk'ünki? İçini burkan, ona 'bir daha asla' diye yemin ettiren ve zihnini kemiren bir aşk mıydı?" diye sormadan edemiyor.
Ve daha da önemlisi; "Yoksa, bazı çevreler tarafından Ermeni kökenli olduğu ve aslında resmi tarihte yazıldığı gibi Atatürk'ün 12'sinde değil, henüz 5 yaşındayken bir yetimhaneden evlat edindiği iddia edilen manevi kızına, 'Sabiha' adını vermesinin nedeni Osmanlı Prensesi'ne olan o unutamadığı platonik aşkı mıydı?" demeden geçemiyor!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA