GÜNEYE gidip bir otele serilip, yiyip, içip, denize gir, çık yapmaktansa heyecanı bol bir tatil yapmayı tercih ettik bu yıl. SBS sınavları dolayısıyla epeyce stresli bir yıl geçiren oğlum, onunla aynı durumdaki arkadaşları ve anneleri ile birlikte dev İspanyol Gemisi Horizon ile birlikte Yunan Adaları ve Atina'ya acayip keyifli bir seyahat gerçekleştirdik. Vizesiz ve son derece makul fiyatlarla gerçekleşen bu seyahatimiz benim gazeteciliğim açısından da oldukça verimli geçti.
Bir kere üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin denizlerde bitik bir ülke olduğunu anladım!
Neden mi?
Çünkü elin İspanyolunun dev yolcu gemisi ile Ege sularında cirit attığı ve dünyanın parasını kasasına indirdiği bir alanda, bizim ülke olarak sıfır noktasında olduğumuzu gördüm!
Biliyorum, inanılır gibi değil ama bu seyahat neticesinde öğrendim ki sevgili okurlarım, Marmara, Ege ya da Akdeniz sularında dolaşıp şöyle 5 yıldızlı otel hizmeti verebilecek, gurur duyulacak dev bir yolcu gemimiz yok!
Olanlar ufak tefek.
Yani var olan yabancı gemilerin yanında tercih edilmeyecek kadar kıytırık!
Bir ikinci olumsuzluk ise, yolcu gemilerine limanları kullandırtma konusundaki eksikliğimiz.
Mesela bir örnek vereyim size.
Horizon Karaköy'den kalkarken tekti. Saatlerce demirli olmasına rağmen İstanbul'da sağında solunda bir başka cruise gemisi yoktu yani.
Oysa Pire'ye yani Atina'daki limana demir attığında, o hariç tam 13 dev yolcu gemisi daha limana demirliydi.
Kıyaslamayı siz yapın artık!
14 dev gemi. Her biri en az 2000 yolcu taşıyor. Haliyle Atinalı esnafın da kasası dolup dolup boşalıyor.
Üçüncüsü ise adalarımız...
Fiziki koşulları farklı olduğu için Santorini'yi bir kenara koyarsak Mikonos'un bizim Avşa Adası'ndan hiç de farkı yok!
Tek farkı, düzenli mavi kubbeli beyaz butik otelleri. Dar tertemiz sokakları ve muhteşem plajları...
O kadar!
Ama bu sıradan ada bir yılda kaç milyon turist alıyor biliyor musunuz?
Sıkı durun!
1 milyon...
Gemi konforluydu. Tatil heyecanlıydı ama ben bütün bu kıyaslamaları yapmak zorunda kalınca öldüm öldüm dirildim sinirimden.
Kafayı yedim yani.
Yolculuk boyu kendi kendime söylenip durdum; "Havada tamamız. Karada tamamız ama denizde niye yalanız! Tez elden dev birkaç yolcu gemisi ile Ege ve Marmara sularını teslim almamız gerekiyor! İspanyolların, İtalyanların filan kasasına akan dolarları, euroları acilen kendi kasalarımıza çevirmemiz gerekiyor!"
Haksız mıyım?