Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Yoksa Kılıçdaroğlu'na komplo mu düzenlendi?

İnanın sevgili okurlarım dün bütün gün şu meşhur Bakan Hayati Yazıcı'nın ÖSYM Başkanı'na gönderdiği iddia edilen e-posta üzerine yoğunlaştım.
Tanıdığım CHP'li dostları arayıp,
"Acaba kim bu sahte e-posta'yı Kemal Bey'in eline tutuşturup, 'Alın kullanın bu bombayı!' dedi?" diye sordum...
Kimse bilmiyor tabii.
Onlar da benim gibi, sizin gibi şaşkın.
Ne dediklerini bilmez hallerdeydi bazıları.
Mesela İstanbul listelerinden aday olan ve Kılıçdaroğlu'na oldukça yakın bir isim, "Kim verdi bilmiyorum ama verenin niyetinin pek de iyi olmadığı ortada! Kemal Bey'e resmen tuzak kurulmuş. Onun kamuoyu nezdinde küçük düşmesi için resmen bir komplo düzenlenmiş. Göreceksin bu işin arkasından çok farklı şeyler çıkacak" derken iddia ettiği tuzağın arkasında AKP falan olduğunu ima etmeye çalışıyordu.
Bir başka mühim kişi ise daha makuldü. Daha mantıklıydı:
"Söz konusu e-posta'yı bugün gazetelerde görünce şoka girdim. Ben görmüş olsaydım asla kullanılmasına müsaade etmezdim.
Çünkü hükümetin bir bakanı o şekilde bir mail yazacak kadar aptal olamaz! Tanıdığım kadarıyla da Bakan Hayati Yazıcı son derece zeki bir adamdır. Böyle bir talebi olsa bile bunu bu yolla yapacak kadar safoş değildir! Varsa bir talebi, çağırır ÖSYM Başkanı'nı ayağına, yüzüne karşı söyler. Kemal Bey nasıl böyle bir gaflete düştü ve nasıl böyle bir hata yaptı hakikaten anlamakta zorlanıyorum" diyerek oldukça sert ifadelerle Kılıçdaroğlu'nun dikkatsizliğine, acemiliğine ve aceleciliğine vurgu yapıyordu.
Diğer görüştüklerim de benzer yorumlarda bulunuyorlardı tabii.
"Hata üzerine hata yapıyor! Seçim yaklaştıkça daha temkinli davranacağına elindeki bütün argümanları rastgele etrafa saçıyor ve seçmenin boşu boşuna kafasını bulandırıyor" mealinde dert yanıyorlardı.
Haksız da değillerdi hani.
Çünkü söz konusu e-posta'da yazılı ifadeleri okuduğunuzda, yazım dilinde yapılan hataları gördüğünüzde, ister istemez, "Şimdi güleyim mi, ağlayayım mı kardeşim?" diyorsunuz.
Allah aşkınıza hangi aklıselim, normal insan böyle abuk sabuk, gülünç bir mail yazıp da ÖSYM Başkanı'na gönderir.
Bırakın bir bakanı, sıradan bir insan bile tahmin etmez mi yazdığı e-posta'nın bir şekilde kayıtlara geçirildiğini?
Okuyalım hep beraber şu meşhur mesajı: "Ali bey, merhabalar.
Öncelikle benim size her konuda destek olucağımı bilmenizi isterim. benim çok sevdiğim bir yiğenim var... bu kızımızın hedefi doktor olmaktır.. Ama alt yapısı çok zayıf olduğu için.. aşırı psikolojik depresyona girdi ve bu durum hem ailesini hemde dayısı olarak beni çok üzüyor... benim sizden tek istediğim bu kızımızın bu önümüzdeki (ygs) ve (lys) sınavlarında başarı elde edip, istanbul içinde bir tıp fakültesine yerleşmesini sağlamaktır. Sizden bu yardımınızı esirgememenizi rica ediyorum. Bu konuda yardımınızı bekliyorum.
Selamlar Hayati Yazıcı"
Pöh... Pöh... Pöh...
İfadeye bakın lütfen;
"Benim bir yiğenim var. Aslında bu kız bir halta yaramaz ama ne yapalım doktor olmak istiyor. Bunalıma girdi kızacağız ne olur şunu memnun ediverin!"
Okuyup, okuyup gülün yani!
Kemal Bey kusura bakmasın ama böyle bir e-posta ancak Levent Kırca'nın, "Olacak o kadar" skeçlerinde filan ahaliyi altına çiş kaçırtırcasına güldürmek için yazılır.
Neyse gelelim sadede...
En mühim tarafına.
Yani bu sahte e-posta'yı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eline kimin tutuşturduğu mevzusuna.
Net bir bilgi olmamakla beraber bu konuda tevatür çeşitli.
Kimine göre söz konusu e-posta'yı Genel Başkan Yardımcılarından Erdoğan Toprak ele geçirmiş ve Kemal Bey'e seçim meydanlarında kullanması için dosya yapıp vermiş.
Bence bu kesinlikle doğru bir senaryo değil!
Çünkü Erdoğan Toprak mektep görmüş, ticaret yapmış, bir dönem hükümette bakanlık yapmış aklı son derece başında bir şahsiyettir.
Böyle bir mail'in hükümetin bir bakanı tarafından yazılamayacağını herkesten daha iyi bilecek kadar tecrübeli bir isimdir.
Peki kim?
Kim kamuoyu nezdinde Kılıçdaroğlu'nu küçük düşüreceği ayan beyan belli olan böyle bir e-posta'yı kullanması için ona iletti?
Şahsen ben bu kişinin ya da kişilerin kimler olduğunu ve kendisini kamuoyu nezdinde alenen yalancı, "Çamur at, izi kalsın!"cı pozisyona düşüren bu kişilere karşı Kılıçdaroğlu'nun nasıl bir yaptırım uygulayacağını çok merak ediyorum.
Bu arada yine CHP'li dostlardan duydum ki sanırım bu sahte çıkan e-posta nedeniyle dün bütün gün sinir küpüymüş Kemal Bey.
Yanındakilerle bu konuyu hiç konuşmamış mesela. Hatta konuyu açanları ya da açmaya kalkanları da tersleyip durmuş.
Ezcümle yaptığı hatanın farkına varmış varmasına ammaaaa bu saatten sonra ne gelir elinden?
"Geçti Bor'un pazarı, sür eşeğini şimdi Niğde'ye" demekten başka ne söz kalır?
Geçmiş olsun efendim...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA