Dün CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in, Fikri Sağlar meselesine dair, "Bir aksaklık oldu. En kısa zamanda gidereceğiz" şeklindeki yorumunu okuyunca nedense aklıma birden katillerin en bilinen o ortak özelliği geldi.
Hani çoğu katil, cinayeti işledikten sonra kurbanının cenaze törenine katılır, onun için ağlayıp dövünür ve ardından ağıtlar bile yakar ya!
Gürsel Tekin'in Fikri Sağlar ve Gürbüz Çapan'ın vetolanması sonrası verdiği fotoğraf da aynen bu psikolojiyi özetlemektedir.
Çünkü "katillerden" biri odur aslında!
Bir diğeri ise Kılıçdaroğlu'nun ta kendisidir!
Dilerseniz bu tezimi ispat için, o gün yani geçtiğimiz cuma günü toplanan parti meclisinde neler olup bittiğini kısaca size özetleyeyim.
Açılışı yapan Kılıçdaroğlu, üyelere hitaben, "Arkadaşlar. Toplantıyı bir an evvel bitirelim. Çünkü Balıkesir'de bir toplantıya yetişmem lazım" der.
Ancak bazı üyeler söz dinlemez. Nedense toplantının uzaması için ellerinden geleni yaparlar. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu da, üyelerden özür dileyip, Gürsel Tekin'le birlikte yola çıkar. Bu arada çıkarken de o gün toplantıda gündeme gelmesi yüzde yüz olan Fikri Sağlar'ın ya da Gürbüz Çapan'ın partiye yeniden kabulü ile ilgili tek bir laf etmez!
Yani demez, "Bu dosyayı size emanet ediyorum arkadaşlar. Lütfen gözünüz gibi bakın. Beni kamuoyuna mahcup etmeyin sakın!" filan diye!
Onlar çıktıktan bir süre sonra Genel Sekreter Bihlun Tamaylıgil, ilk önce Sağlar'ın partiye yeniden kabulünü oylamaya sunmak üzere gündeme getirir.
Ancak meclis üyelerinden Mahmut Tanal söz isteyip Sağlar'la ilgili ilginç bir çıkış yapar ve "Acaba Mersin İl Başkanlığı'nın bu konuda herhangi bir görüşü var mı?" diye sorar.
"Yok" der Tamaylıgil.
Bunun üzerine Tanal, "Yoksa gündeme alamazsınız!" şeklinde bir itiraz sunar. Konunun kasıtlı olarak sündürüldüğünün ve bir dahaki parti meclisi toplantısının ancak seçimden sonra yapılabileceğinin bilincinde olan siyaset erbabı Ercan Karakaş fırlar ayağa ve der ki; "Uzatmayalım meseleyi. Oylayalım!"
Meclisin en bağımsız ve özgürlükçü isimlerinden Enver Aysever ve Binnaz Toprak da Karakaş'a bu yönde destek verirler.
Ancak Tanal, Mersin'in görüşünün alınması konusunda ısrar etmeye devam eder.
Bunun üzerine Süheyl Batum'dan dışarı çıkıp görüşme yapması istenir. Batum döner ve şöyle bir açıklama yapar;
"3 kez görüş bildirmişler. Üçünde de Sağlar'ın yeniden kabulünün doğru olmadığını söylemişler."
Tanal tekrar söz alır.:
"Geçmişte partimize karşı yaptığı ağır eleştiriler, eski genel başkanımız Sayın Baykal'a yaptığı hakaretler hâlâ internette dolaşırken, üstelik de il örgütü onay vermezken Sağlar'ın partiye kabulü yanlıştır!"
Tartışma büyür.
Karakaş, Aysever ve Binnaz Toprak var güçleriyle Sağlar'ı savunurlar ve geçmişin geçmişte kalması gerektiğini vurgulayıp, onun siyasi yaşamının, duruşunun, sosyal demokrat kişiliğinin kriter alınması gerektiğini anlatmaya çalışırlar ama nafile!
Oylamaya geçilir.
O ana kadar toplantıda adı bile geçmeyen Gürbüz Çapan da, Sağlar ile birlikte görücüye çıkarılır.
Ve Çapan 35, Sağlar 38 ret oyuyla vetoyu yer! Şimdi...
Size, Sağlar ve Çapan'ın partiye kabulüne en şiddetli itirazı gerçekleştiren Mahmut Tanal'ın parti meclisindeki yerini, yakınlığı nedeniyle Kılıçdaroğlu'na borçlu olduğunu, Tanal'ın aynı zamanda Gürsel Tekin'in de hem avukatı, hem de sırdaşı olduğunu...
Ve her iki ismi reddedenlerin de Baykal'ın adamları olduğu iddiasının tamamen yalan, uydurma olduğunu, Baykal'a şu andaki parti meclisinden toplasanız 5 yakın isim dahi bulunamayacağını söylesem...
Sonra da sizden verdiğim bu iki tüyoyla yukarıda yazdığım parti meclisi toplantısında yaşananları birleştirmenizi isteyip, "Hadi söyleyin şimdi bana. Sağlar ile Çapan'ın katili kim?" diye sorsam...
Ne cevap verirdiniz sevgili okurlarım?
Sizce de "katil"ler benim işaret ettiğim kişiler değil mi?