ARALARINDA Beyaz TV'deki program arkadaşım Hilal Kaplan'ın da bulunduğu bir grup başörtülü kadın yazar, "Buluşan Kadınlar Platformu" adını verdikleri platform üzerinden "Başörtülü aday yoksa oy da yok!" sloganı ile bir kampanya başlattı.
Sonuna kadar destekliyorum kendilerini.
Çünkü artık adeta kangrene dönüşen ve demokratik bağlamda ülkenin ilerleyişinin hızını kesen bu meselenin kökünden halledilmesi gerektiğine inanıyorum.
Dün biraz kulis yaptım bu konu üzerine.
AKP'li kaynaklarımdan edindiğim izlenime göre maalesef Başbakan Erdoğan'ın bu dönemde böyle bir niyeti yokmuş. Çünkü Türkiye'nin hâlâ örtülü bir kadın vekile hazır olmadığına inanıyorlarmış ve bir başörtülünün Meclis'e girmesi halinde Kavakçı olayına benzer olayların yaşanmasından çekince duyuyorlarmış.
Bence yanılıyorlar ve bu yanılgıdan hareketle de korkunç bir hata yapıyorlar. Elbette bazı çevrelerde başörtüsüne hâlâ alerjisi olanlar var ama bunların sayıları sanıldığı kadar çok değil! Türkiye kamuoyu bu meseleyi aştı artık.
Bakın. Ben değilsem bile. Benim ailem, koyu, kopkoyu bir CHP'lidir. AKP iktidara geldiği gün korkudan ödü patlayan, "Bunlar hepimizi çarşafa bürüyecek! Bürüyemediklerini kesecekler kıtır kıtır!" diyen, "Her daim ölsem CHP'den başka bir partiye oy vermem!" diyen annem bile ne dedi geçen gün biliyor musunuz?
"Ben olsam Kılıçdaroğlu'nun yerinde bir türbanlıyı milletvekili yapardım! Ortalığı dağıtırdım!"
Annemin stratejisi yabana atılacak bir strateji değil ama ben Kılıçdaroğlu'nun bu dönem ülkeye böyle bir güzellik yapacağını sanmıyorum.
Keşke yapabilse...
Hakikaten bütün tabuları yerle bir eden hareket çekmiş olur.
Kaldı ki, "Politikamız bütün Türkiye'yi kucaklamak olmalı!" diyen CHP, bu niyetle listelerinde Ermeni, Musevi, Kürt, Alevi, Çerkez adaylar göstermeyi planlıyorsa bunların arasına neden bir de başörtülü vekili de koymasın?
Sonuçta onlar da bu ülkenin gerçeği değil mi?