Beyaz TV'de yayımlanan 4 kadın 1 erkek programının çekimleri için her pazar Ankara'ya gelmek zorunluluk olsa da, mesleki açıdan bir hayli keyifli oluyor.
Çünkü İstanbul'da ha deyince ulaşılamayan siyasilerle ya da bürokratlarla bir restoranda, ya da otel lobisinde karşılaşmak habercilik açısından farklı avantajlar sağlayabiliyor zaman zaman.
Dün öyle oldu mesela.
İster kısmet deyin, ister şans...
Her ne ise...
Serpil Yılmaz ile birlikte konakladığımız Rixos otelinin kahvaltı salonundan çıkarken lobide Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ı bir arada görmek iyi oldu.
Kadın olmanın dayanılmaz ruh hali işte!
Çubukçu'yu son derece fit görünce siyasi gündemi, füzeleri müzeleri falan bir kenara bırakıp atladım: "Allahaşkınıza o fazla kilolarınızdan nasıl kurtulduğunuzun sırrını verin bana..."
" Sırrı mırrı yok vallahi" dedi.
Ve, "Ne olduysa referandumda oldu. Verdiğim kayıplar diyetten değil, yoğun tempodan. Verdiklerimin üzerine 4-5 kilo almış halim" diye devam etti.
Kadın kadına, kadın güzelliği üzerine birkaç dakika daha sohbet ettikten sonra meselenin özüne geldik.
Meğer iki bakanın sabah sabah Rixos'ta buluşmasının tek nedeni hamisi Başbakan Erdoğan olan şu meşhur Fatih Projesi'ne birlikte imza koymakmış.
"Başbakanımız çok önemsiyor bu projeyi. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde bilgisayarsız, internetsiz sınıf kalmayacak ilköğretimde" dedi.
Bu iddialı açıklama karşısında, "Köylerdeki, mezralardaki okullar da buna dahil olacak mı?" diye sormak elzem oldu tabii.
"Dahil" dedi.
Şöyle devam etti; "Bu büyük bir proje. Türkiye'nin her noktasına yayılacak. İlk yıl orta öğretim, ikinci yıl 4-5'inci sınıflar, üçüncü yıl da 1-2-3'üncü sınıflar tümüyle e-eğitim sisteminin içine girecek. Akıllı kara tahtalar, projeksiyon aletleri, bilgisayarların yerleştirileceği okullarda öğrenciler interaktif ortamda bilgi edinme olanağı yakalayacaklar"
Biz bu ayaküstü sohbeti gerçekleştirirken bir yandan da, Başbakan Erdoğan'ın otele girişini bekliyoruz.
Serpil, törenden sonra Bakanlar Kurulu toplantısı olduğunu hatırlatarak iki bakana birden; "Bugünkü toplantıda konuşacak mısınız ilkokullarda türbanı?" diye soruyor.
İkisi de beklemedikleri bir anda gelen bu sorunun karşısında biraz geriliyorlar.
Özellikle de Çubukçu;
"Ne alaka? Niye konuşalım? Bizim gündemimizde böyle bir konu yok! Yüksek öğrenimde başörtüsü yasağının kaldırılması konusunu konuşuyoruz" diye cevap veriyor.
Meslektaşının söylediklerine katkı sunmak isteyen Yıldırım ise; "Biz kimsenin giyimi kuşamı ile ilgilenmiyoruz. Bizim gündemimiz daha yoğun" vurgusu yapıyor.
Ondan sonra da zaten korumalardan Başbakan Erdoğan'ın otelin girişine yaklaştığı işreti geliyor.
Az sonra Başbakan lobiden içeri giriyor. Selamlaşıyoruz ve ardından da açılımı, "Fırsatları Arttırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi" olan Fatih toplantısını başlatmak üzere hep beraber aşağı iniyoruz.
Salon ağzına kadar dolu. İlk konuşmayı Ulaştırma Bakanı Yıldırım yapıyor. Proje tamamlandığında 40 bin okulda, 620 bin dersliğin tamamında internet bağlantısı olacağını ifade ediyor. Sonunda da ekliyor; "Zor gibi, hayal gibi gelebilir sizlere ama, zaten mevcutta bu okulların yüzde 96'sında internet bağlantısı var. Projede yapılacak olan sadece o bağlantıları sınıflara kablolarla taşımak olacak"
Bu arada az kalsın unutuyordum. Hazır yakalamışken Yıldırım'ı, lobideki sohbette; "Edirne-Sirkeci tren hattı Bahçeşehir'in tam ortasından geçiyor. Neden bir şehir içi hızlı tren projesini hayata geçirmiyorsunuz? O hat bir nimet ve siz bunu değerlendirmiyorsunuz maalesef! Yakında bu konu üzerine bir imza kampanyası başlatırsam şaşırmayın!" demiştim.
O da ; "Gündemimizde öyle bir proje var, ama hemen değil. Sizin imza kampanyanız beni etkilemez ama kamuoyu baskısının oluşmasında doğru bir yöntem olur! Başlatın!.." cevabını vermişti.
Buradan en başta Belediye Başkanı Mevlüt Uysal olmak üzere bütün Bahçeşehirli hemşehrilerime seslenmek istiyorum: "Sirkeci'ye 20 dakikada, Bakırköy'e 10 dakikada ulaşmak istiyorsak, hadi şu imza kampanyasını başlatalım!"