Bu yılki 9 günlük Kurban Bayramı'nı fırsat bilip kendimi dinlendirmek istedim. Cidden yorulduğunu hissettiğim ruhuma bir detoks yapmak istedim.
Evimde şöyleee sere serpile yayılıp, keyfime bakmak, mesela DVD'den kaçırdığım filmleri izlemek, okuyamadığım birkaç kitabı okumak ve bir türlü tamamlayamadığım şu kitap projemi tamamlayıp kendimi iyi hissetmek istedim.
Ama olmadı.
Oğlumun okuldan bazı arkadaşlarının aileleri topluca İzmir'e çıkarma yapmayı planlayınca ve bu plana bizim aileyi de dahil etmek isteyince, "Eee hadi" dedim.
Azdık yine anlayacağınız.
Ve kalktık geldik İzmir'e.
Balçova'daki Kaya Grubu'na ait termal otele arife akşamından bir güzel yerleştik.
Baktım ki hava muhteşem... Otel şahane...
Ee çok sevdiği arkadaşları ile birlikte olma heyecanıyla oğlan mutlu. Koca da huzurlu...
"Ee o zaman hadi bana eyvallah!" deyip, normalde sabahın 3'üne, 4'üne kadar dikilen bendeniz erkenden odama çekildim bu defa.
Vurup kafayı uyudum mışıl mışıl...
Ancak sabahın köründe telefonum "zır zır" çalmaya başladı.
İlk arayan oğlumdu. Sesi boğuk ve bir o kadar da kırgın "Anne herkes aşağıda!" dedi önce.
Sonra da ekledi; "Unuttun galiba bugün bayram! Birbirimizi öpmemiz lazım değil mi?"
Ardından bizim Dilek aradı.
"Ne yatıyorsun Sevilay? Hadi gel bayramlaşalım artık" dedi.
Neye yalan söyleyeyim çok utandım.
Çünkü gerçek olan şu ki, ben bugünün bayram olduğunu önemsememiştim. Bayram artık sadece benim için değil, çoğumuz için sadece dinlenme fırsatı olmaktan öte anlam taşımıyor.
Neyse...
Fırladım yataktan binbir utanç içinde. Ve 10 dakikada aşağı indim.
İndiğimde, karşımdaki o manzarayı görünce daha bedbaht oldum tabii.
Baktım ki bizim Öykü'nün babası Erdem Ağabey, bayram namazına gidip geldikten sonra kutlama için çoktan toplamış ahaliyi otelin kahvaltı salonunda.
Adam o kadar hassas ki... O kadar düşünceli ki...
"Her şey kuralına uysun... Hiçbir şey eksik kalmasın" deyip bizlere ikram etmek için çikolata bile getirmiş yanında İstanbul'dan.
Çok güzel bir kahvaltıydı.
İşte o nefis peynirler, omletler, çaylar ve kekler eşliğinde yaptığımız keyifli kahvaltının ardından bayram kahvesi için havuz başına geçtik hep beraber.
Çocukluğumuzda bayramların ne kadar önemli olduğunu anlattık birbirimize.
Ziyaretlerdeki silsileye nasıl dikkat edildiğini, o dönemler gelene muhakkak gidilmesi gereğinin ne kadar önemli bir gelenek olduğunu hatırladık.
Aylarca görüşemediğimiz akrabalarımızla görüşmek, küs olunan arkadaşlarla barışmak için bayramların nelere vesile olduğunu sorguladık.
Ve sonunda bizler ne kadar çabalasak, ne kadar istesek de, o eski bayramları yeniden yaşamamızın, o bayram günlerine geri dönmemizin artık mümkün olmadığını fark ettik.
Çünkü biz bayramları artık yaşamaya değil, sadece hatırlamaya çalışıyoruz.
Üzgünüm ama bir anlamda eski bayramları yad etmek adına adeta nostalji yapıyoruz.
Not: Valla hazır buralara kadar gelmişken şu otelin termal havuzuna hiçbir şey düşünmeden 2 gün üst üste girip kendime bir iyilik yapmak istiyorum. O nedenle bu cuma beni affedin efendim. Pazara görüşmek ümidiyle herkese iyi bayramlar.