Yağmur gibi mesaj gelmeye devam ediyor, askerlik anılarını anlatan okurlarımdan. Bazıları gerçekten sinir bozucu. Ama bazıları var ki, okuyana gerçekten, "Ohaaa!!!" falan dedirtiyor. Kahkahalara boğuyor.
İşte onlardan biri. Dün geldi. Çok taze yani.
Fıkra tadında olduğu için, "Pazar gününe uyar, okur okuyunca doğruca tuvaletin yolunu tutar!" düşüncesiyle paylaşmak istedim sizlerle.
Okuyun lütfen! Okuyun ve aslında ağlanacak halimize bakıp bakıp kahkahalarla gülün efendim!
"Sene 1994. Yer 1011 Ana Tamir Askeri Fabrikası Ankara Etlik. Büyük bir yer. Aşağı yukarı 300 kadar asker vardı. Bilmiyorum hâlâ öyle mi ama o zamanlar iki bölüktü. Muhafız ve hizmet bölüğü.
Hizmet bölüğü bahçelere bakardı. Sivillerin alışveriş yaptığı kantinde çalışır, fabrikanın içinde ayrılmış olan subay lojmanlarında görev yapardı. 'Kameriye' diye bir yer vardı. Subay hanımları akşama kadar çay, kahve içip oyun oynarlardı orada. Hizmet bölüğünde görevli askerler de bu subay hanımlarına servis yapardı. Ee ara sıra taşınanlar olurdu. Onların eşyaları taşınır, gidenlerin yerine gelen subayların evleri boyanırdı falan.
Neyse...
Bir gece nöbetçi çavuşum. Sabahın 3'ü! Nöbetçi astsubay çağırdı. Adam sinirli. Araç muhafızı olarak kendisiyle birlikte şehir merkezine gitmem gerektiğini söyledi. Nöbetçi 'pet shop' arayacakmışız. Çünkü fabrika komutanı yarbayın zavallı kedisi tuvaletini yapamıyormuş. Özel bir taşı varmış ona yapıyormuş hayvancık. Taş nasıl olduysa kaybolmuş. Eşi de çok üzülüyormuş. Anlayacağınız bütün gece nöbetçi 'pet shop' aradık nöbetçi astsubay, ben ve bir de şoför. Astsubayın o zavallı kediciğe ettiği küfürleri de hâlâ bugün gibi hatırlarım.
Çok gülünç değil mi?"