Önceki gün patlak veren CHP'deki iç çatışmayı ekranlardan izlerken 12 Eylül referandumu öncesi kaleme aldığım bir yazıyı hatırladım.
Mümkünse arşive girip, o yazıma bir göz atmanızı isterim hepinizden. (http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/ 2010/09/08/gelin_biraz_kulis_yapalim) Çünkü o yazı sonrası bazı CHP'li okurlarımdan inanılmaz tepkiler almıştım.
Bana, "Yandaş, iktidar şakşakçısı ve yağdanlığı" diyerek dümdüz hakaret eden o zevata göre, aslında benim amacım içerisi güllük gülistanlık olan CHP'yi, bölük pörçük bir parti gibi gösterip iktidara yalakalık yapmaktı! Vaktim olsa geriye dönüp, o hakaretleri bana gönderen okurlarıma tek tek yazıp, şunu sormayı çok isterdim:
"Şimdi utanıyor musunuz o hakaretlerden?"
Ama buna hiç vaktim yok!
Ayrıca kafasını kuma gömmüş, etrafında ne olup bittiğini anlayamayan, statükoculuğu korumanın ve kollamanın heyecanıyla hakarete ve küfre sarılan malum hödük tayfaya illaki bir şeyler anlatmanın gereği de yok!
Kaldı ki onların ne hallere düştüğünü bütün Türkiye iki gündür canlı canlı izliyor zaten.
"CHP'de neler oluyor? Nereye gidiyor?" sorusunun cevabını yorumlamayı pazar gününe bırakıyorum.
Ama "Haber değeri var" deyip, bugünden şu kısa notu da bilginize sunuyorum efendim:
"Daha temiz bir sayfa, şaibesiz bir yönetim" anlayışının hâkim olması gerekliliğine inanan Kılıçdaroğlu en geç 1 ay içinde kurultayı toplayacak. Söylentiye göre Önder Sav'ın şu anda kafasından geçen genel başkan adayı Faik Öztrak. Aklıselim bir adam olarak bildiğimiz Öztrak, Önder Sav'ın gelecekteki statükosunun yeni sözcüsü olur mu, olmaz mı bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var. O da önümüzdeki kurultayda yüzde yüz aday olacağı bilinen Kılıçdaroğlu'nu, partinin bir bileni, kara kutusu olarak tanınan Önder Sav'ın alt etmek için elinden geleni ardına koymayacağı, bugüne kadar çevirdiği Bizans oyunlarının en babasını sahneye koyacağıdır!"