Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

"Özelleştirmede rekor Türkiye'nin"

Beşinci İzmir İktisat Kongresi'nin açılışında konuşan Başbakan Erdoğan "Bu Cumhuriyet İstanbul sermayesinin olduğu kadar, Gaziantep, Kayseri, Uşak, Manisa, Denizli, 81 vilayetteki her bir işadamının, esnafın, çiftçinin de Cumhuriyetidir. Cumhuriyet zenginin olduğu kadar fakirin, sermayenin olduğu kadar emeğin, işverenin de olduğu kadar işçinin de Cumhuriyetidir" diyerek Cumhuriyetin seçkin bir sermayedar grubun vesayetinde olmadığını belirtti. Ve AB Komisyonu'nun hazırladığı 2013 İlerleme Raporu'ndaki özelleştirmeye ilişkin "özelleştirme göreli olarak düşük kalmıştır" tuhaf değerlendirmesine karşı "özelleştirmede rekortmen Türkiye'dir. AB diğer ülkelere bir baksın" diyerek özelleştirmede alınan yolun önemini belirtti.
Gelelim özelleştirmenin neden önemli olduğuna, niye Erdoğan'ın AB'ye bu cevabı verdiğine... Hatırlayacaksınız Türkiye özelleştirmeyi yapamadığı için 2001 krizine girdi. Çünkü 1999'da IMF ile yapılan stand- by anlaşmasında özelleştirme performans kriteriydi. Bu kritere göre 2000'de 7.6 milyar dolar, 2001'de 6 milyar dolar özelleştirme geliri hedeflendi. Böylece Türk Telekom, mobil telefon lisansları, elektrik dağıtım ve üretim işletme imtiyazlarının hızla özelleştirilmesi gerekiyordu. Fakat 2000 yılının sonbaharına gelindiğinde Ecevit Hükümeti'nin koalisyon ortağı MHP'li Ulaştırma Bakanı, Telekom özelleştirmesine karşı olduğunu söyleyince Ecevit'in bakanı uyarmasına rağmen piyasalar bir anda karıştı. Kısaca koalisyon ortakları özelleştirmenin uygulanmasında anlaşamayınca performans kriteri tutturulamadığı için Türkiye büyük bir krize girdi.
Halbuki Türkiye'de ilk özelleştirme politikası Mustafa Kemal Atatürk tarafından 3 Haziran 1933 tarih ve 2262 sayılı Sümerbank Kanunu'nun 11. maddesinde tasarlandı. Adı geçen kanunun 11. maddesinde "Sümerbank, sermayesi tamamen devlete ait fabrikaları şirketler haline koymaya mecburdur...... Hükümetin teklifi üzerine umumi heyetçe verilecek karara göre bu şirketlerin hisse senetlerinin kısmen veya tamamen Türk eşhas ve müesseselerine satılması caizdir" deniliyor. Dolayısıyla Atatürk, devlet şirketlerinin özelleştirilmesini 1933'te tasarlıyor. Fakat bu tasarım Turgut Özal'a kadar hayata geçirilemedi. Özal 1984'te özelleştirmeyi başlattı. Ve ideolojik karşı çıkışlarla tıkanıp, büyük bir ekonomik krize neden olan bir türlü yapılamayan özelleştirmeyi Başbakan Erdoğan tekrar başlatıp, büyük yol kat etti. Toplam 58.5 milyar dolar tutan özelleştirme gelirlerinin 49 milyar doları son on yılda elde edildi. Tabii bu sayede devletin dışlama etkisi ortadan kalktığı için faizler yüzde 63'ten yüzde 8'e geriledi. Paranın maliyeti ucuzladığından Türkiye yatırım yapılabilir ülke oldu. Böylece milli gelir son on bir yılda 230 milyar dolardan 820 milyar dolara yükseldi. İşte bu nedenle 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde en önemli ekonomik dönüşüm özelleştirmeyle başarıldı. Anlayacağınız Erdoğan'ın "özelleştirmede rekortmen Türkiye'dir" cevabı bu dönüşüme dayanıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA