Merkez Bankası Başkanı'nın açıklamalarının ardından nominal ve reel döviz kurları arasındaki fark adeta kapandı.
İşte bu nedenle içerden ve dışardan gelecek şoklara karşı Türkiye ekonomisi daha dayanıklı hale geldi.
Niye böyle bir tespit yapıyoruz? Çünkü para birimi aşırı değerli olduğunda nominal ve reel döviz kuru arasında önemli bir fark oluşur. Böyle bir ortamda iç ya da dış şok halinde ekonomi birdenbire yerli paranın yüksek oranda değer kaybetmesiyle daralacağından ekonomi durgunluğa girebilir. Oysa şimdi Merkez Bankası'nın "sıcak para girişine dur ve sıcak paranın çıkışına da işte kur seviyesi bu al paranı git" demesiyle TÜFE bazlı reel kur endeksi Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın ileri sürdüğü gibi tahminen 110 seviyesinin altına geriledi. Tabii bu durumda sıcak paracıların övgüsünü yapan faiz lobisi sinir krizine girerken, dış ticarete konu mal üreten reel kesim büyük bir avantaj kazandı. Faiz lobisi hâlâ döviz kuruyla kazanılan rekabet avantajı kalıcı olmaz söylemini sürdüre dursun, rakamlar, lobinin elemanlarını doğrulamıyor. Çünkü önceki gün açıklanan İmalat Sanayi Kapasite Kullanım oranı ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre ortalama 1.2 puan artarak yüzde 75.5'e yükseldi. Yine geçen yılın aynı ayına göre yatırım malları üretiminde kapasite kullanımı 2.6 puan artarak yüzde 75.1 oldu. Ara malları üretiminde ise kapasite kullanım oranı 1.2 puan artarak yüzde 77.7'ye ulaştı. Demek ki son üç ayda nominal ve reel kur arasındaki farkın kademeli olarak azalması hem yatırım malları hem de ara mallarında üretimi çoğalttı.
Eğer böyle olmasaydı ithalat ucuz olduğu için ara ve yatırım mallarını üretmeyip ithal edecek böylece kendi ülkemizde değer yaratmayı azaltacaktık.
Gelelim Türkiye ekonomisinin gücüne...
Dövizde nominal ve reel kur farkının kapanması faiz lobisinin sinirlerini bozunca bu defa lobi ekonomide işlerin kötüye gideceği propagandasına başladı. Onlara göre "sıcak para gelmezse batacağız" güya. Oysa tam aksine sıcak para ekonomiyi sürekli kırılgan halde tutarak lobinin yüksek faiz talebinin dayanağını hazırlıyordu. Şimdi Merkez Bankası bu cesur adımıyla sıcak paraya git diyerek ekonomiyi dayanıklı hale getiriyor.
Peki bu gücü Merkez nereden aldı? Bu gücü Merkez kamu bütçesinden aldı. Çünkü kamu bütçe açığı milli gelir oranı yüzde 1.5, kamu borç yükü ise yüzde 36 düzeyinde bulunuyor. Bir de kamu bütçesinin ilave geliri var. Bu ilave gelir özelleştirmeden geliyor.
Özelleştirmeden bu yılın ilk sekiz ayında tam 10.5 milyar dolar gelir elde edildi. Bu gelirin Türk parası karşılığı yaklaşık 20 milyar lira yapıyor. Oysa bütçede bu yıl yaklaşık 9.4 milyar lira özelleştirme geliri bekleniyordu.
Hemen belirtelim yükselen ülkelerden para çıkışına rağmen Türkiye'de özelleştirme hız kesmeden devam ediyor. Kısaca, disiplinli bütçe yönetimi devam ettiği sürece faiz lobisinin kriz çıkartmak için yapacağı ataklar sonuçsuz kalacak.