Gaziantep'e yapılan saldırı aslında Anadolu sermayesine yapılan bir saldırı. Niye? Çünkü Gaziantep, üreten ve yükselen Anadolu'nun çok önemli bir işaret fişeği.
Her şeyden önce Gaziantep Türkiye'nin en çok ihracat yapan altıncı ili. Bu yılın ocak-temmuz döneminde Gaziantep'in ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 22.5 oranında artarak 3 milyar 299 milyon dolara ulaştı.
Gaziantep'te 15 bin firma faaliyet gösteriyor. Bunların 111'i yabancı sermayeli firma olarak üretim gerçekleştiriyor. Dört tane organize sanayi bölgesi var ve il merkezinde 1.3 milyon kişi yaşıyor.
Türkiye'de sentetik ipliğin yüzde 45'i, nonwoven ya da dokunmamış kumaş üretiminin yüzde 95'i, makine halısının yüzde 82'si, plastik poşetlerin yüzde 60'ı, mercimek-bulgurun yüzde 70'i, un-irmik-makarnanın yüzde 60'ı, fıstık üretiminin yüzde 75'i, çikolatagofret üretiminin yüzde 30'u, ev tekstilinin yüzde 10'u, çocuk bezinin yüzde 10'u, inşaat malzemelerinin yüzde 10'u Gaziantep'te üretiliyor. Gaziantep hedef seçiliyor ve buraya saldırılıyor, çünkü bu şehir Anadolu sermayesinin en güçlü olduğu merkezlerden biri olarak biliniyor.
Gaziantep'in eğitim altyapısı tamamen üretime ve küresel ticarete göre şekilleniyor. Tam üç tane üniversitesi var. Bunların biri devlet, ikisi vakıf üniversitesi olarak eğitim veriyor. Anadolu'da iki vakıf üniversitesinin aynı il merkezinde olması eğitim-araştırmaya yönelen talebi ve önemi gösteriyor. Çünkü Gaziantep'te yabancı dille eğitim yapan 38'i Anadolu Lisesi, 5'i Fen Lisesi olmak üzere toplam 120 lise bulunuyor.
Bu eğitim tablosunun siyasal oy yansımasına bakıldığında ilginç bir sonuç ortaya çıkıyor. 12 Haziran 2011 milletvekili seçimlerinde AK Parti yüzde 61.8, CHP yüzde 19.4, MHP yüzde 9.4, BDP'li bağımsız aday yüzde 5 oranında oy alıyor.
İşte bu ilde AK Parti'nin Türkiye genelindeki oy ortalamasının üzerine çıkması ve diğer partilerin Türkiye genelindeki oy oranlarının gerisine düşmeleri niye Gaziantep'in hedef seçildiğini bize gösteriyor. "Sizin başarılı ekonominizi, en güçlü olduğunuz bölgeden vururuz" mesajı veriliyor. Çünkü bu yılın ilk yedi ayında Türkiye'de ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında artarken, Gaziantep'te yüzde 22.5 oranında yükseldi. Avrupa ekonomisindeki krize rağmen ihracatta yeni pazarlar bulunmasında bu şehir Türkiye için bir lokomotif oldu.
Peki üretim ve ihracat yapan bir şehir, siyasal tercihlerini korkutularak değiştirir mi? Bu mümkün değil.
Anadolu sermayesi bayilikten kurtulup, üretime geçmek için İstanbul sermayesine başkaldırdı ve başarılı oldu. Üretip dünyanın her tarafına mallarını satıyorlar şimdi. Onları, İslami burjuvazi diye hedef gösterip korkutmak ve AK Parti'ye oy vermelerini engellemek artık mümkün değil. Hem çok büyüdüler hem de onlar İslami burjuva değiller.
Onlar, değişimden yana olan, bütçe rantlarına karşı çıkan Anadolu sermayesi olarak adlandıracağımız girişimciler. Zaten terörden korksalardı bugün elde ettikleri bu başarıya ulaşamazlardı.