Türkiye'den kolay para kazanmaya alışan faiz lobisi tekrar eski günlere dönmek için Merkez Bankası'na politika faizlerini artırması için baskı yapıyordu. Hatta bazıları bu baskıyı hâlâ sürdürüyorlar. Politika faizlerinin yükseltilmesini istiyorlar.
Amaçları, eski alışkanlıkları olan yüksek faiz-düşük kur politikasını devam ettirmek. Bunun için de faizlerin yükseltilip kurların düşük tutulduğu bir ortamı oluşturmak ve kısa vadede kazançlarını çoğaltmak ilk hedefleri oluyor. Hatta bazıları, döviz kurları yükselince, "İşte bakın kriz var! Türk parası değer kaybetti!" diyerek seviniyorlar.
Oysa Türk parasının değer kaybetmesi ekonomi için faydalı bir gelişme. Çünkü ürettiğinden daha fazla harcayan özel sektörü, bu hovardalıktan vazgeçirmenin tek yolu, Türk parası üzerindeki aşırı değeri almak. Böylece ithal etmek yerine o malların üretimini ülke içinde yaparak işsizlik sorununun çözümünde yol almak, istihdamı da çoğaltmak mümkün olacak. Bizim Merkez Bankası, yüksek faiz-düşük kur politikasıyla diğer ülkelerin istihdamına katkı yaptı bugüne dek.
Ayrıca aşırı değeri alınmış Türk parası ihracata da rekabet gücü sağlayacak ve şimdiden sağlıyor zaten. Böylece rekabetçi devalüasyon yapan ülkelerin politikalarına karşılık verilerek, biz de küresel piyasalarda rekabet gücümüzü koruyacağız.
Peki yüksek faiz-düşük kur politikasından ayrılmak enflasyonu artırır mı? İçinde bulunduğumuz küresel koşullarda enflasyonu artırmaz. Çünkü zengin ülkelerde büyümenin yavaşlaması petrol ve emtia fiyatlarını geriletiyor. Bu, Türkiye için büyük avantaj. Zira değer kaybeden Türk parasıyla fiyatı düşen emtia maliyetleri, fiyatlar üzerinde yukarı yönlü etki yapamaz.
Gelelim kriz lobisine gelen kötü habere... Önceki gün Amerikan Merkez Bankası faizleri en az iki yıl sıfır ile sıfır yirmi beş puan aralığında tutacağını açıklayınca bizim faiz lobisi adeta yıkıldı. Çünkü onların tek dayanağı vardı. Eğer Amerikan Merkez Bankası faiz artırımına giderse halimiz nice olurdu. Amerikan politika faizleri artınca, Türkiye'den para çıkışı olur ve zaten yüksek olan cari açığımız sürdürülemez hale gelirdi. Şimdi lobinin bu dayanağı da ortadan kalktı.
Peki faiz lobisi, ABD Merkez Bankası'nın en az iki yıl daha faiz artırmamaya söz vermesinden sonra ne yapabilir? Bundan sonra faiz lobisi, siyasi kriz çıkartmaya ağırlık verecek herhalde. Tek amacı olan yüksek faiz dönemini geri getirmenin yolu AK Parti'den kurtulmaktan geçiyor. AK Parti hükümetleri devlet bütçesinin iki yakasını bir araya getirince enflasyon düştü, stokçuluktan ve faizden para kazanma olanakları azaldı. Faiz lobisi, AK Parti gitsin de nasıl giderse gitsin diyerek her yolu deniyor.
Gelelim ABD Merkez Bankası'nın düşük faizleri sürdürme kararının etkilerine... Faiz, paranın fiyatı olduğu için, düşük faizler ucuz kredi almaya imkân verecek. Nobel ödüllü iktisatçı Joseph Stiglitz dün yaptığı açıklamada, "ucuz paranın yüksek getirili yatırımlarda kullanılmasının faydalı olacağını ve elde edilen getirilerin devlete vergi geliri sağlayacağını, kamu maliyesinin uzun vadede dengeli yürütüleceğini" ileri sürdü.
Stiglitz'in önerisi doğru. Amerikan Merkez Bankası'nın düşük faiz politikasını uygulamakta en az iki yıl kararlı olması, Türkiye'ye daha çok küresel yatırımcının gelmesini sağlayacak.
Türkiye, Stiglitz'in önerisine kulak vermeli. Ucuz para, yüksek getirili dış ticarete konu olan malları üreten yatırımlara yönlendirilmeli. Getirisi sermaye maliyetini karşılamayan, istihdam ve vergi yaratmayacak kalitesiz projelere teşvik verilmemeli. Aksi takdirde ucuz para pahalı sorunlar yaratabilir.