DünCumhuriyet Halk Partisi'nin İnsan ve Üretim Odaklı Yeni Ekonomi Programı açıklandı. Program detaylı bir çalışma olmuş. Kısa süre önce AK Parti de detaylı bir seçim beyannamesi sunmuştu.
Dikkat ederseniz, 2011 yılı genel seçimlerinde farklı bir anlayış var. Siyasi partiler eskiden olduğu gibi kısa beyannamelerle seçim vaatlerini geçiştirmiyorlar. Bu da bize Türkiye'de artık seçmenin oyunu bilinçli bir şekilde kullanmaya başladığını gösteriyor.
Siyasi partilerin seçim beyannamelerinde en iyisini hazırlama konusunda giriştikleri rekabet iyi oldu. Vaatler detaylı bir biçimde yazıya döküldüğü için kalite yükseliyor ve vaatlerin gerçekçi olup olmadığı, rakamlarla analiz edilebiliyor.
Gelelim CHP'nin ekonomideki önerilerine… Program 2023 yılını hedef alıyor. Yıllık yüzde 6.1 ile yüzde 7.5 oranında büyüme öneriyor. 2023'te milli gelir 2 trilyon 600 milyar dolar, fert başına gelir 31 bin 500 dolar ve işsizlik yüzde 6 oranında tahmin ediliyor. CHP'nin ekonomi programının en dikkat çeken yönü, dalgalı kur rejiminde " döviz kuruna müdahale" ve kamu maliyesi için tasarlanan " altın kural" önerisi. CHP programı, Merkez Bankası'nın döviz kuruna büyüme ve istihdamı gözeten müdahalelerde bulunması gerektiğini belirtiyor. Bir de portföy yatırımlarından zorunlu karşılık ayrılarak, yabancı sermayenin kısa vadeli girişlerinin azaltılması düşünülüyor.
CHP'nin bu tasarımı iyi ama kura müdahale hangi noktada ve nereye kadar yapılacak bu konu belli değil. Oysa, büyüme ve istihdamı gözeten müdahale noktasının "reel kur" seviyesine paralel olarak dış ticarete konu olan malların üretiminde kullanılan emeğin marjinal verimliliğinin, dış ticarete konu olmayan malların üretiminde kullanılan emeğin marjinal verimliliğine bölünmesi suretiyle tespit edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, yapılan her müdahale spekülatif olmaktan öteye gidemiyor. Böyle detaylı bir programda kura müdahalenin hangi iktisadi ölçülere göre yapılacağının yer almaması büyük bir eksiklik olarak ortaya çıkıyor.
Gelelim CHP'nin kamu maliyesi için önerdiği altın kurala… Bu kurala göre, kamu yatırım harcamaları borçlanmayla, cari ve transfer harcamaları vergilerle finans ediliyor. Yapılan bu öneri, programın kamu yatırımlarını çoğaltmayı istemesi nedeniyle tehlikeli! Çünkü artan kamu yatırımlarının borçla finansmanı yeni bir mali kriz yaratabilir. Borç yükü ve bütçe açığı hedefi, önerilen modelde belirsiz olduğu için, kamu maliyesini yine 2001 kriz öncesindeki haline dönüştürebilir. Ayrıca program, faiz dışı fazlaya karşı çıktığı için, bütçede birincil denge (primary balance) kavramını dikkate almıyor. Bu da, mali disiplin ve borç yükü açısından tehlikeli bir yaklaşım.Çünkü birincil bütçe dengesi, yani konvansiyonel bütçe açığından faizlerin çıkarılması sonucunda ortaya çıkan dengenin açık vermesi, maliye politikasının sürdürülemeyeceği endişesini yaratıyor. Hemen programdaki bir çelişkiyi de belirtmekte fayda var. Programın 81. sayfasında reel sektöre kaynak aktarılmasını engelleyen faktör olarak devlet borçlanmasının ortaya çıkardığı "dışlama etkisinin" reel sektör üzerindeki olumsuzluğundan bahsediliyor. Ardından devlet yatırımlarının borçlanarak arttırılması öneriliyor.
CHP'nin önerdiği yeni ekonomik büyüme modeline gelince… CHP programında devlet yatırımları ağırlıklı bir yeni büyüme modeli önerdiği için özelleştirmeyi pek savunmuyor. Özelleştirmenin istihdamı azalttığı ileri sürülüyor. Oysa dünyada özelleştirme, sadece mevcut devlet şirketlerinin satışı olarak tanımlanmıyor artık. Özel sektörün yap-işlet, yap-işlet-devret modeliyle kamu hizmetlerini görmesi, kamu-özel ortaklığı ve deregülasyonlar da özelleştirme olarak tanımlanıyor. Bir örnek vermek gerekirse Türkiye'de televizyon ve radyo alanında yapılan deregülasyon binlerce kişiye istihdam sağladı. Özelleştirme modellerine hiç yer verilmemesi, CHP'nin devletçi ve verimsiz bir ekonomik modele dönebileceğinin bir sinyali olarak algılanabilir. Üstelik bugünün global ekonomisinde özelleştirmeyi net bir ifadeyle savunmayan, özelleştirmeyi "geniş anlamıyla" algılamayan ve özel sektörü geliştiren yeni özelleştirme modellerini uygulamayan bir siyasi partinin, ekonomiyi büyütmesi biraz hayal olur. Nitekim CHP'nin de, ekonomide devlet yatırımlarına ağırlık veren yeni ekonomi modelinin, 2023'te 2 milyar 600 milyon dolarlık bir milli gelir seviyesini yakalaması mümkün olamaz.