Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Türkiye ekonomisi aşırı mı ısındı?

Şimdi de Türkiye ekonomisinin aşırı ısındığına dair iddialar ortada dolaşıyor. İddialar yine yabancı basın üzerinden geliyor. Oysa gelişmekte olan ülkelerde her zaman ekonomide boş kapasite bulundugu için "aşırı ısınmadan" söz etmek doğrusu biraz tuhaf bir değerlendirme oluyor.
Niye gelişmekte olan ülkelerde boş kapasite var derseniz... Boş kapasite var çünkü hem çalışmak isteyen emek var, hem de yatırım yapılabilecek boş alanlar var. Her an üretim yapılabilecek kaynak mevcut bu gelişmekte olan ülkelerde. Zaten adı üstünde, bu ülkeler gelişmekteler. Ayrıca bu ekonomilerde teknolojik değişmeye de kapı açık. Dolayısıyla bütün bunları göz ardı edip, aşırı ısınmadan bahsetmek hiç doğru değil.
Peki Türkiye'de sorun yok mu? Sorun ne peki?
Türkiye'nin döviz kurunun bulunduğu seviye hatalı. Zaten bu konuya IMF de değiniyor. IMF'nin Nisan 2011 dünya görünüm raporunun 20'nci sayfasında, Türk parasının değerinin orta vadeli temel ekonomik göstergelerle tutarlı olmadığı belirtiliyor. Turkiye, Brezilya, Kolombiya, Güney Afrika ile birlikte "parası aşırı değerli" ülkeler olarak kırmızı ışık sinyaliyle uyarılıyor. Ekonominin aşırı ısınması konusunda ise Türkiye'ye yeşil ışık sinyaliyle geç deniliyor. "Daha üretimde gidilecek yol var" değerlendirmesi yapılıyor.
Kısaca, Turkiye ekonomisinde öyle söylendiği gibi aşırı bir ısınma yok. Aşırılık başka bir alanda var. Aşırı değerli Türk parasının yol açtığı "dış ticarete konu olmayan malların üretimine" yönelik olarak ekonomide aşırı bir yatırım ve tüketim var. Bu da kaynak dağılımını bozuyor. Uzun vadeli döviz kazandırıcı yatırımları engelliyor. Cari açığı çoğaltıyor.
Aklınıza hemen madem aşırı ısınma yok "o halde bankaların mevduat munzam karşılıkları niye arttırılıyor?" sorusu gelebilir. Arttırılıyor çünkü Merkez Bankası, hâlâ yüksek faiz-düşük kur politikasında ısrar ettiği için, kredi hacmini daraltıcı başka bir silah bulamıyor. Faizler düşerse daha çok kredi kullanılır gibi bir düşünce hemen aklınıza gelebilir. Ama faizi düştüğünde Türk parası değer kaybedeceği için dış ticarete konu olmayan mallara yatırım azalacağından kısa vadeli dış kredi talebi geriler.
Belki bu konuda yeni silah, kısa vadeli dış borçlanmayı engellemek olabilir. Brezilya bu önlemi uygulamaya başladı. Bankaların ve diğer finans kuruluşlarının bir yıldan kısa vadeli dış borçlanmalarına izin vermiyor artık. Bu önlem, döviz kurunun değerlenmesini durdurabilir.
O halde vakit geçirmeden ne yapılmalı? Yeni Merkez Bankası Başkanı, politika faizini biraz daha aşağıya çekmeli. Bir süre için kısa vadeli politika reel faizini sıfır ya da negatif seviyesinde tutmalı.
Bankalar bağıracaklar ama , onlara, bir yıldan kısa vadeli dış borçlanmamaları için haklı bir gerekçe gösterilmeli. O da olmazsa, bir yıldan kısa vadeli borçlanmalara Brezilya'da olduğu gibi izin verilmemeli. Böylece riskli sıcak para girişi frenlenip, bir yıldan uzun vadeli yabancı sermaye girişinin artışı sağlanabilir.
Anlayacağınız, Türkiye ekonomisinde aşırı ısınma yok. Kamu maliyesinde sorun yok. Sorun, aşırı değerli Türk parasının ortaya çıkardığı "dış ticarete konu olmayan mallara" aşırı yatırımın yapılmasında var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA