Genel seçimlerin hemen ardından yeni bir anayasa yapılacak. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Beyrut'tan dönerken kendisine yöneltilen "Askeri yargı sivil yargı tartışması var. İki başlı yargı konusunda bir adım atmayı düşünüyor musunuz ?" sorusuna, 'Bunu yeni anayasada değerlendireceğiz.
Yeni anayasa hepsini içerecek" cevabını verdi.
Dünyanın en eski ve en kısa anayasası olarak Amerikan anayasası biliniyor.
Sadece 4 bin 440 sözcükten oluşuyor. Bizim anayasamızda ise 21 bin 88 sözcük var. Neredeyse Amerikan anayasasının beş katı sözcük demek bu.
Amerikan anayasasında askeri yargıdan bahsedilmediği gibi demokrasi sözcüğü bile geçmiyor. Bizim anayasamızda ise demokrasi sözcüğü var ama demokrasiye aykırı olan askeri yargı, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi üç ayrı madde halinde düzenleniyor. Askerlerin yargısının ayrı düzenlenmesinin yanında, Genelkurmay Başkanlığı da ayrı bir madde olarak ele alınıp, sadece başbakana sorumlu olduğu belirtiliyor. Oysa Amerikan anayasasında orduların nasıl organize edilip nasıl finanse edileceği, dolayısıyla silah alımları ve askerin disiplini, seçilmiş organ olan Kongre'nin yetkileri arasında sayılıyor. Ve ordulara verilecek tahsisatlar iki yıldan fazla süreli olamıyor.
Anlayacağınız Amerikan anayasasında askeriye tamamen halkın temsilcilerinin emrinde, bizde ise askeriye sadece başbakana sorumlu bir organizasyon olarak düzenleniyor ve yargısı da ayrı bulunuyor.
Gelelim yeni anayasada olması gerekenlere... Amerikan anayasasında en geniş bölüm, Kongre'nin yetkileri ve yapamayacakları hakkında yazılmış. Oysa bizim anayasamızda halkın seçtiği temsilcilerin yetkileri "kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak" şeklinde kısacık sayılmış. Yapamayacakları ise sayılmamış. Halbuki Amerikan anayasasında Kongre'nin yapamayacakları arasında yasa olmadan Hazine'den para çekilemeyeceğinin yanı sıra, kişilere ayırıcı unvanlar veremeyeceği de belirtilmiş. Bizim anayasamızda ise Meclis'in yapamayacakları sayılmamış ama "halkın seçtiği temsilciler değiştiremesin" düşüncesiyle, halkın seçmediği bürokratik makamların yetkileri ayrıntılı olarak düzenlenmiş. Böylece halkın temsilcilerinin yetkileri bürokratik organizasyona karşı kısıtlanarak bürokratik bir iktidar yaratılmış ve demokrasiye aykırı bu iktidar dokunulmaz hale getirilmiş.
Peki yeni anayasa nasıl olmalı? Hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi ve bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir anayasa her şeyden önce herkesin çabucak anlayacağı bir biçimde sözcük ekonomisine uygun olarak kısa yazılmalı. Ayrıca halkın seçtiği meclisin yetkileri ve yapamayacakları ayrıntılı olarak belirtilmeli. Yargı tek olmalı. Kurumların ve kişilerin ayrı yargısı olmamalı. Bürokratik organizasyonlar yasal düzenlemeyle yapılmalı, Anayasa içinde düzenlenmemeli.
Yeni anayasada TBMM'nin yapamayacakları sayıldığı takdirde, organizasyonlara değil işlemlere güvence geleceği için, kafalardaki "acaba bir çoğunluk iktidarı her şeyi değiştirir mi" düşüncesi de böylece ortadan kalkar.
Bir konuyu da unutmadan belirtelim. En eski anayasa olan Amerikan anayasasında devlet borçları ayrı bir madde olarak belirtiliyor. Böyle bir madde bizde de yeni anayasaya konulmalı. Çünkü demokrasi şahikası olarak sunulan 1961 Anayasası'na devlet borçları maddesi konulmadı. Böylece 1961'den bugüne yapılan 19 tane IMF anlaşmasıyla alınan borçların siyasi olan koşulları TBMM'nin bilgisi dışında imzalandı. Yeni anayasaya devlet borçlarını düzenleyen madde konulduğu takdirde, bütçe üzerindeki IMF vesayetini haklı olarak sona erdiren AK Parti Hükümeti'nin uygulamasının kalıcı olması mümkün olacaktır.