Genel seçimler yaklaşınca Kemal Derviş yine ortalıkta görünmeye başladı. Milliyet gazetesinin 14 ve 16 Ekim nüshalarında yayımlanan Aslı Aydıntaşbaş'ın haberlerine göre, Derviş, önce CHP'ye iktidar tüyosu vermiş. Ardından da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile iki saat görüşüp "Ne isterseniz emrinizdeyim" diyerek CHP'de göreve hazır olduğunu belirtmiş.
Kemal Derviş küresel ekono mide makro ekonomi yönetimini iyi bilen bir iktisatçı. Bu gerçeği kimse inkar edemez. Türkiye'de bu konuda yetişmiş iktisatçı henüz yok. Çünkü gerek Hazine Müsteşarlığı, gerek DPT ve Merkez Bankası ekonomide yeni gelişmeleri izlemeleri için elemanlarını yurt dışına eğitime pek göndermiyorlar. Dolayısıyla sadece yurt dışında yapılmış yüksek lisans ve doktora dereceleri, dünyada hızla değişen uygulamalara ilişkin bilgileri içermediği için kurumlarda bilgi eksikliği söz konusu oluyor. Zaten böyle olmasaydı, 2001 krizinde bir bilen olarak Kemal Derviş çağrılmazdı.
Gelelim Kemal Derviş'in politikacılığına... Kemal Derviş önerileriyle dünya ölçülerinde bir iktisatçı ama görüşleriyle dünyanın gerisinde bir politikacı. Radikal'de Neşe Düzel ile hemen genel seçimler öncesinde CHP milletvekili adayı olarak 2002'de yaptığı röportajda konu , Türkiye'deki askeri darbelere ve bürokratik vesayete gelince, Derviş, darbelerin, siyasete müdahalelerin bazen düşünüldüğü kadar olumsuz olmadığı görüşünü savunuyor. Darbeleri de, darbeleri yapan Silahlı Kuvvetler Kurumu'nu da, meşrulaştıran bir yapısı olduğunu söylüyor Türkiye'nin.. Buradaki darbelerin başka ülkelerdekine benzemediğini ve Türkiye'ye iyi geldiğini düşünüyor. Anlayacağınız, demokrasiyi yaşadığı ABD'ye uygun görürken, Türkiye için demokrasinin gereksiz olabileceğini söyleyebiliyor.
Gelişmiş ülkelerdeki demokrasiyi Türkiye toplumu için fazla görürken, kimbilir belki de aklının bir köşesinde bir ara rejimde göreve getirilme ihtimalini de unutmuyor. Yurtdışında yaşayan yüksek öğrenimli pek çok vatandaşımız gibi sanki Derviş'te de, halkın oyunu almadan ülkeyi yönetmeye talip olma hali var. Siyasi dönüm noktalarında hemen ortaya çıkıp kendisini gösteriyor.
Kemal Derviş'in, yaklaşık sekiz yıl önce Bülent Ecevit'in siyasi geleceği tartışılırken, geçen hafta Kemal Kılıçdaroğlu'na söylediği ileri sürülen 'ne isterseniz emrinizdeyim' bağlılığını, o dönemde Ecevit'in başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan'a da aynı sözlerle gösterdiği siyasi çevreler tarafından biliniyor. Bu sözler, vaatler üzerine 2002 genel seçimlerinin hemen öncesinde parçalanan DSP'nin ve kurulan yeni siyasi hareketin başına gelenler de hâlâ hatırlarda. Derviş'in, Hüsamettin Özkan ve İsmail Cem'i yüzüstü bırakıp, dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bir telefonuyla CHP'ye nasıl geçtiğine dair basında çıkan haberler henüz unutulmadı.
Peki bütün bunları niye anlattık? Çünkü Kemal Derviş gene, 'ne isteseniz emrinizdeyim' diyerek ortaya çıkıyorsa, bu, siyasette yeni toplum mühendisliği çabalarının bir işareti olabilir. CHP konusunda uzman olan Hasan Bülent Kahraman, yazılarında CHP'nin bölüneceğini ileri sürüyor ve haklı çıkacak gibi gözüküyor... Sakın yeni bölünme senaryosunun rolleri, bugünlerde dağıtılmış olmasın?