Dün gece Antalya'da temposuz, pozisyonsuz ve zevksiz bir doksan dakika izledik. Karşılaşma da maçın hakkı olan beraberlikle noktalandı.
Galatasaray ilk 45 dakika boyunca oyuna hiç hükmedemediği gibi organize ve etkili tek atak dahi yapamadı. Bunun en önemli nedeni futbolcuların sürekli değişen görev yerleri kargaşası yaşamalarıydı. Önce 4-1-4-1 sistemiyle Elmander sağ çizgide başladı, çok kısa süre sonra ortaya geldi. Bu arada Eboue sola, Aydın sağa geçti. En sonunda da devrenin son 10 dakikasında Eboue sağ bekten sonra en başarılı olduğu sağ öne geçti. İki takımın futbol adına da hiçbir şey ortaya koyamadığı ilk devre bu şekilde sona erdi.
İkinci devrede sakatlanan Baros'un yerine Riera girdi. Bu değişiklikten sonra Riera sola, Aydın sağa geçti. Bu yarıda Galatasaray biraz hareketlenip oyunun kontrolünü ele aldı. Ama hiçbir ofansif varyasyonlar gündeme gelmiyordu. Kalesine hiç top gelmeyen Galatasaray uzatma bölümünde de Ali Tandoğan'ın mükemmel volesini Muslera aynı mükemmellikte kurtarmasa az daha maçı da yenik bitirecekti.
Galatasaray'da en önemli saha içi sıkıntılarından biri Selçuk'un sorumluluk almamasıydı. Terim'in Eboue'yi neden gerçek yerinde oynatmadığına anlam veremiyorum. Galatasaray'ın dün geceki tek artısı takım savunmasındaki başarısıydı.
Antalyaspor ise 90 dakika disiplinli bir mücadele sergiledi. Defans bloğu başta Ali Turan olmak üzere çok başarılıydı. Ama forvet hattı varlık gösteremedi.
YILDIRIM BİLDİĞİNİZ GİBİ
Hakem Yunus Yıldırım herkesin bildiği gibi az düdük çalar, zor penaltı verir, az kart kullanır. En büyük artısı ise büyük-küçük takım ayrımı kesinlikle yapmayışıdır. Dün gece de tam bu tipte bir Yıldırım izledik.