Geçen haftaki köşe yazımın ana fikri; ülkemizde hakemler üzerindeki dünyada benzeri olmayan baskının onların zihinlerini rahatsız ederek istemeseler de hatalara zorlanmasıydı. Bünyamin Gezer ve Cüneyt Çakır ile verdiğim örneklere bu hafta da Bülent Yıldırım eklendi. Bülent Yıldırım en cesur ve en objektif hakemlerimizden bir tanesidir. Bu sene de genel performansı çok iyi. Karabükspor ile- Fenerbahçe'nin maçında da konsantrasyonu ve genel yönetimi çok iyiydi. Ama bir pozisyon var ki maçın neticesine direkt tesir etti. Selçuk Şahin bariz gol şansına sahip Angelov'u ceza sahasına girerken net biçimde düşürdü. Yoruma açık olmayan bu pozisyonda verilmesi gereken karar frikik ve Selçuk'a kırmızı kart. Eğer bu karar verilse Fenerbahçe çok kritik bir maçta 70 dakika 10 kişi oynayacak.
Neden bu pozisyonda Bülent Yıldırım gibi bir hakem değerlerdiremedi? Cevabı çok basit. Geçen hafta detaylı yazmıştım. Büyük takımın kritik maçlarına çıkan hakemlerin zihinlerine yerleşen bir olay var: "İyi yöneteyim, objektif olayım ama, aman büyük takım aleyhine yanlış bir karar vermeyeyim..." İşte Bülent Yıldırım da zihninde ülkemiz şartlarında zihinlere yerleşen bu baskı yüzünden o pozisyonda saliseler içinde beyninden 'devam ettir' komutu aldı.