Fenerbahçe, Eskişehir deplasmanında aldığı galibiyetle Ziraat Türkiye Kupası'nda hemen hemen işini garantiye aldı. Ancak sergilenen futbol, ligin ikinci yarısı ve Lille maçı için hiç de olumlu mesajlar vermedi.
İlk yarı Eskişehirspor'un presine karşı hiçbir bölümde oyunu kontrol altına alamadılar. Ciddi kale önü tehlikeleri yaşandı. Kaleci Volkan yaptığı 3 önemli kurtarış ile bu yarıda skoru dengede tutan isimdi. İkinci devreye de Fenerbahçe aynı görüntüde başladı. Eskişehir yine yükleniyordu. Ancak ilk yarıda takım halinde tüm bölgelerde pres yapıp sınırsız enerji harcadıklarından, tempolarında düşüş başlamıştı. Bir de kaleci Ivesa hediye bir penaltıya sebep olunca Fenerbahçe skor avantajı yakaladı. Temposu zaten düşmüş olan Eskişehir moral olarak da bozulunca Fenerbahçe son bölümde sıkıntı yaşamadı.
ÖZER'İN YERİ SOL DEĞİL
Peki neden Fenerbahçe bu maçta attığı gole kadarki uzun bölümde ciddi saha içi rahatsızlıkları yaşadı? Çünkü dörtlü orta saha ofansif-defansif hiçbir şey yapmadı. Emre fizik olarak hazır olmadığından belirli bir bölgede çakılı kaldı. Özer bilhassa ilk yarıda sahada yoktu. Bunun bir önemli nedeni de bana göre, oynadığı görev yerinin yapısına ters düşmesidir. Özer'in yeri ya serbest rolde ikinci forvet veya 4-3- 3 düzeninde ileri ucun sağ tarafı. Eğer mutlaka dörtlü orta sahada görev alacaksa bu da sağ taraf olmalı.
Santos'un yürüyecek hali olmayınca, Özer ile Santos'un kulvarı hücumda işlemediği gibi Eskişehirspor'un atak girişimlerinin de odak noktası oldu.
Mehmet Topuz iyi niyetli. Bazı önemli artıları da var ama futbol bilgisi yetersiz. Bu yüzden Gökhan'ın ofansif özellikleri iyice sınırlanıyor. Bir bekin kanat ataklarına işlerlik kazandırabilmesi için önündeki arkadaşıyla mutlaka kollektif bir bağlantı kurması lazım. Ne Özer'in ne de Mehmet'in arkasındaki beklerin kanat ataklarına ağırlık vermeleri mümkün değil.
Cristian çalışkan, istikrarlı bir oyuncu ama hücuma bir katkısı yok. Emre güçsüzlükten ileriye katkı veremeyince, orta sahanın kenarları da hiçbir varlık gösteremeyince, Fenerbahçe attığı gole kadar mahkum bir futbol oynadı. Aslında ilk yarıda çok koşan, riskli oynayan Eskişehirspor'un gerideki dörtlüsü alan daraltmayarak, sürekli öne doğru hareketlendi. Bu F.Bahçe'nin pozisyon bulması için bir avantajdı. Ama orta sahadan depar kulvarlarına sarkma olmayınca, kenarlarda da Mehmet Topuz ve Özer içe kat eden koşular yapamayınca, bu avantajlı ortam değerlendirilemedi.
Aslında maç öncesi en büyük problem Güiza ve Semih'in yokluğunda forvet olarak gözüküyordu. Ama büyük maç eksikliğine rağmen Deivid yorulduğu 65. dakikaya kadar takımın en iyi 3 oyuncusundan biriydi. Sırtı karşı kaleye dönük aldığı toplarda, başarılı varyasyonlarla az sayıdaki tehlikeli F.Bahçe ataklarında imzası vardı.
Daum'un çok iyi analiz yapması gerekir. Bence Mehmet Topuz ve Özer'in kanatlarda görev yaptığı 4'lü orta saha, eğer Emre de fizik olarak iyi duruma gelmezse büyük handikap teşkil edecek.
Maçtan önce Aykut Kocaman'ın TRT'ye yaptığı röportajı dinledim. F.Bahçe sezon öncesi orta sahanın soluna bir oyuncu arıyordu. Brezilya Milli Takımı'ndan Santos transfer edildi. Ve hem yönetim hem de medyanın büyük bölümü "Sol ön için iyi bir oyuncu alındı" dediler.
SANTOS'UN İŞİ ÇOK ZOR
Ben de daha Türkiye'ye gelmeden Santos'un iyi bir bek olduğunu, başka bir görev yerinde başarılı olamayacağını söyledim. Santos orta sahanın solunda başarılı olamadı. R.Carlos gittikten sonra da esas yerine geçti. TRT'deki arkadaşım, Aykut Kocaman'a "R.Carlos'un yerine bir yabancı transferi yapılacak mı" diye sordu. Kocaman şöyle cevapladı: "Şu anda net bir şey yok. Üstelik biz Santos'u Roberto Carlos'un gideceğini bildiğimizden, gittikten sonra onun yerinde oynatmak için transfer ettik!" Şaşırdım kaldım.
Son bir paragraf da Santos için açmak istiyorum. Tekrar ediyorum, Konfederasyon Kupası'nda izlediğim Santos'u çok beğenmiştim. İyi bir bek. Kalitesi tartışılmaz. Ama bugünkü fizik gücüyle başarılı olması mümkün değil.