Sezon öncesi Rijkaard hakkındaki görüşlerimde Hiddink benzetmesi yapmıştım. Bugün dünyanın en iyi teknik adamlarından biri sayılan Hiddink, PSV'yi iki sene üst üste Avrupa Şampiyonu yaptıktan sonra Fenerbahçe'nin başına geçmişti. Ancak Hiddink eldeki kadronun yapısına tamamen ters olmasına rağmen PSV modelini ısrarla uygulatmaya devam edince Fenerbahçe'de başarısız oldu, kısa sürede de görevine son verildi.
Bu örneği sezon başı vermemin sebebi, bilhassa Hollandalı teknik adamların kafalarında inandıkları oyun modeline körü körüne bağlı kalmalarıdır. Hiddink'ten sonraki ikinci örneğim de Louis Van Gaal'dir. Bayern Münih'in bu sezonki performansı da ortada.
Senelerdir oturmuş sistemi olan ve birbirinden kaliteli oyunculara sahip Barcelona'da görev yapmak başka iş, Galatasaray'da görev yapmak çok başka iş.
4-3-3 SİSTEMİ MÜMKÜN DEĞİL
Rijkaard'ın topa sahip olma ve ayağa paslarla sahanın tümünü kullanma prensibine dayalı 4-3-3 sistemini Galatasaray'a monte etmesinin mümkün olamayacağını sezon başında belirtmiştim.
Nedenleri de şöyleydi: Bu düzende ön libero ve defansın ortasındaki ikilinin önemli görevleri vardı. Galatasaray'ın eldeki kadrosunda defansın ortasındaki tüm oyuncuların top kullanma becerileri yetersizdi. Ayrıca 4-3-3 sistemine uygun tek ön libero vardı. O da müzmin sakat Linderoth. Ayhan, Barış, Mehmet Topal ve Mustafa Sarp'ın yapıları çift ön liberoya uygun. Rijkaard bu düzenin yürümeyeceğini anlayıp 4-2-1- 3 düzenine dönerek doğru bir iş yaptı. Ben de Rijkaard'ın işler istediği gibi gitmezse, başka değişikliklere gideceğini gördüm. Ancak maçlar oynandıkça yanıldığımı anladım. Rijkaard'ın maçların gidişatına göre hiçbir düzen değişikliğine gitmediğine şahit oldum. Geri dörtlü zaten belli, sakatlıklar yüzünden değişikliğe uğruyor. Orta sahanın ortasında oyuncuları ise Mustafa, Mehmet ve Ayhan'dan ikisi. Ofansif serbest orta saha rolünde öncelikle Arda'yı düşünüyor, alternatifi de Elano. İleride son adam Baros veya Nonda. Kenarlarda Keita, Kewell, Aydın ve Arda. Neticeler iyi giderken benim ve birçok kişinin gözlemlediği çok önemli bir sıkıntı vardı.
Top rakipteyken ileriden yeterli defansif destek gelmediğinden, iki ön libero ve geri dörtlü tüm yükü çektiğinden takım savunmasının ciddi arıza gösterdiği Beşiktaş derbisi benim için önemli bir örnekti. Galatasaray erken skor avantajına rağmen kötü oynuyor, 4 kişi geriye yardım etmediğinden Beşiktaş pozisyonlar buluyordu.
Böyle bir tabloda skor avantajına sahipken Rijkaard'ın yapması gereken tek şey vardı: Sistemden vazgeçip iki ön liberoyu biraz rahatlatacak Barış'la ilave bir pres. Ama Rijkaard takım büyük tehlikeler yaşarken bunu yapmadı, ikinci golden sonra yaptı. Beşiktaş bu hatayı cezalandırsaydı, şemsiye terse dönebilirdi.
Sturm Graz vasatın altında bir orta Avrupa takımı. Sadece basit oynamasını biliyorlar. Galatasaray'ın takım savunmasındaki rahatsızlığı, biraz ayağa top kullanarak ileri çıkma becerisine sahip Graz karşısında dahi gündeme geldi.
ELANO 10 NUMARA OYNAYAMAZ
Ankaragücü maçının zor olacağı belliydi. Defans bloğu sakatlıklar yüzünden ters yüz olmuştu. Uğur hazır değildi, Caner'in defansif yönü zayıftı. Ayrıca takım savunmasındaki sıkıntıyı müthiş dinamizmiyle sağ bek bile oynasa hafifleten Sabri yoktu. Hafta içi yorgunluğu da vardı. Ama böyle bir tabloda ikinci yarı risk de fazla alınınca, son 7 dakikada olanlar oldu.
Rijkaard'ın en azından maçların gidişatına göre belli kalıbının dışına çıkması şart. B ve C planları olmalı. Ayrıca rakipler hakkında mutlaka fikir edinmeli. Bir canlı örnek; Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay, hazır olmayan Ümit Karan ve Youla dahil 4 forvetle sahaya çıkıp harakiri yaptı. Arkada büyük boşluklar bıraktılar. Tam bu maçın santrforu Baros kulübedeydi. Diğer bir gözlemimse takımda 10 numara sıkıntısı var. Arda'nın böyle bir görevde mutlaka fiziki tahribata uğrayacağını belirtmiştim. Üstelik kenar adamı olarak çok daha etkili. Elano da bu bölgenin oyuncusu değil.