Oy vermeye yetişmek için milletin yollara düştüğü 9 Ağustos cumartesi gecesi, Tuzla'dan Etiler'e nasıl dört saatte geldiğimizi anlatmıştım dün, uzun uzun..
Daha sabahın erken saatlerinde "Seçim trafiği karayollarında yoğunluk yaratıyor" alt yazıları tüm haber kanallarında geçmeye başlamışken, "Sahipsiz İstanbul"da başımıza gelen rezillikleri nakletmiştim..
Mustafa Denizli hocama rastladım öğleden sonra.. Bir kahve içmek için oturduk.
Bir arkadaşı aradı, onunla konuşuyor.. Ben de zorunlu kulak misafiri..
Randevusuna yetişememiş belli.. "Saat dörtte Pendik'ten yola çıktım, Ulus'taki evime geldiğimden saat ondu" dedi. Konuşması bitince "Hangi gündü bu altı saate Pendik- Ulus yapışın" diye sordum..
Hala dinmemiş öfkesiyle bağırdı..
"Cumartesi.. Ve bu saatler boyunca bir, tek bir trafik görevlisi görmedik.. Emniyet şeridini, duble olarak kullanıyorlar, biz yolunda gidenleri eşek yerine koyup, bakan, aldıran yok. İnsan katil olur" dedi..
"Ben de Tuzla Etiler arasını dört saatte aldık" kızıyorum bir de, öpüp başıma koymalıyken..
Siz çok yaşayın e mi, İstanbul'un sözde Valisi, Emniyet müdürü ve Trafik müdürü..
İstanbul Teksas sakinleri.. Başınızın çaresine bakın, o trafikte kimseyle kavga mavga da etmeyin.. Bir "Daha öfkeli"den kurşun bile yiyebilirsiniz, maazallah?. Kaç örneğini yaşadık bugüne dek!..