Sevgili Haşo, geçen haftaki yazıma atıf yaparak "Hıncal Abi, 'Hitler de sandıktan çıktı' deyince, olup bitenlere tekrar baktım" diyor..
Bakmış.. Diyor ki, "Hitler'in seçimle iş başına geldiği efsanedir. Hitler sandıktan çıkmadı."
Peki nerden çıktı o zaman?.
Babasından mı aldı imparatorluğu?. Darbe mi yaptı?. Başka hangi yol var, bildiğin?.
Haşo anlatıyor..
"1932 seçimlerinin ardından kurulan koalisyonların dokuzuncusunda Başbakan oldu!.."
Yani.. Partisi ile sandıktan çıktı. Koalisyonla başbakan oldu.. Bu ne demek?.
Sonrası.. Hitler iktidar gücünü kullanıp, Cumhurbaşkanı Hindenburg'a Olağanüstü Hal Yasası'nı imzalattı.. Bu yasa ile (Dikkat buyurun yasa ile, keyfi değil) tüm rakiplerini tutuklattı, tüm rakip partilerin siyasal çalışmalarını durdurdu ve 1933 seçimlerini bu koşullar altında yaptırdı.
Yani.. Gene de seçim yaptırdı sonunda.. O seçimde, her şeye rağmen Nasyonalist iki parti toplam 240, muhalifler toplam 275 sandalye kazandılar. Ama 275, 240'ı iktidarda bıraktı.
Hitler, parlamentonun yasama yetkisini de kaldırıp her şeye tek başına hakim oldu.
Bunlar, Haşmet'in yazısından aynen..
Yani "Diktatör" olduğu güne kadar her şey yasal, her şey sandıktan çıkıyor, bir şekilde..
Sevgili Haşo,
Demokrasi, Demos (Halk) ve Kratos (Güç) sözcüklerinden oluşur. Gücün halkın elinde olması, sandıkta değil, kafalarda oluşur..
Tarih, gücünü Tanrı'dan, ya da babasından alan ne liderin, sandıktan çıkan ne lidere taş çıkartacak kadar demokrat olduklarının örnekleriyle doludur.
Haşo'nun söz ettiği yazımda "Şimdi sandıktan çıkan Hitler mi, yoksa tahtı babasından miras alan İkinci Fredrich mi daha demokrattı" diye sormuştum.
Fredrich, "Sende değirmenime el koyacak güç var, ama Berlin'de de hâkimler var" diyen Değirmenci ile birlikte anılır, Adalet Tarihinde..
Doğrudur, Berlin'de hâkimler vardır, ama bir mutlak imparatorlukta o hâkimlerin imparator aleyhine karar verebilme gücü ve özgürlükleri de vardır. Yani "Adalet" aslında Berlin'deki hâkimlerde değil, İmparatorun kafasındadır.
Fransız İhtilalin temelini atanlardan Voltaire'i, "Düşüncelerinize katılmayabilirim. Ama ifade özgürlüğünüz için canımı verebilirim" diyen Voltaire'i yıllarca sarayında konuk eden İkinci Fredrich'in kafasında..