Ne zamandan beri bu kadar güzel, bu kadar doyurucu, bu kadar elde kalan bir pazar eki görmemiştim.. Hem de kendi gazetem, Sabah.. Hem de sevgili dostum Şengül Balıksırtı yönetiminde..
Bu gazeteyi, iğneyi de değil, çuvaldızı kendimize batırarak nasıl eleştirdiğimi bilirsiniz.. Ama bu defa öyle alkışlık iş çıkarmışlar ki..
"İşte pazar eki bu.. İşte uzan koltuğuna, keyifle, zevkle ve de öğrenerek oku.. Ertesi gün de, işte okulda anlat, "Sabah'ta okudum" diye.. Pazar eki bu demek..
Daha beşinci sayfada Hasan Bülent Kahraman çarptı beni.. James Joyce'su yazmış.. En merak ettiğim yazarlardandır, İrlandalı.. 20'nci yüz yıl dünya edebiyatına yön verdiğini tartışan yok.. Ama okunması en zor yazarlardan biri olduğuna da şüphe yok.. Baş yapıtı Ulysess mesela edebiyat meraklısı herkesin kitaplığında vardır ama kaç kişi bitirebilmiştir?. Ben orijinalini denedim, olmadı. Türkçesini hiç beceremedim. Hasan Bülent'te merakla daldım. Nefis yazmış ama Joyce'u anlamak kadar anlatmak da zor.. Hasan Bülent daha bir kaç yazı yazmalı ki, kafamdaki sorular eksilsin..
Bülent Timurlenk'in "Messi, Arda, Barcelona" ve Bülent Değerli'nin "Futbolun Dart Wader'ı Mourinho" yazılarını tüm spor yazıları, ama onlardan önce sayfalar dolusu sporu yöneten müdürleri okumalı ki, spor yazısı nasıl olur, okur nasıl yazı bekler, bir anlasınlar.. Bu yazıları üç müdür okumuşsa, bileğimi keserim.
Ersin Kalkan'ın "İzmir'e demiryolunu ve ışığı getiren İskoçlar" yazısı kesilip arşivlenecek güzellik ve özellikte. Büyük dedesi demiryolu inşaatı için İzmir'e gelen ve yerleşen Andrew Simes, ailenin altı kuşaklık hikâyesini anlatırken, o günlerden de müthiş anılar nakletmiş. Eline sağlık Ersin.. Kutlarım bu yazı ve fotoğraflara tam sayfa ayıran Şengül..