Sevgili Cengiz'in (Semercioğlu) Hürriyet Kelebek'teki iki yazısına takıldım.. Birisi benimle ilgili üstelik..
Yazın Tarkan Konserine, Betül Demir, Cengiz, ben beraber gitmiştik. Betül yeni bir moda uygulamış, bacağına, mini eteğinin hemen bittiği yere bir zincir bağlamış.. "Halhal ayak bileğine bağlanır, bu ne" diye şaka yaptım.. Cengiz'in elinde "Akıllı telefon" var. Onu kaptım, bir de resim çektim. O resmi şimdi kullanmış Cengiz.. "Betül'ün baldırındaki halhal" diye..
Yahu bu yanlış bu ülkede yaygın. Herkes yapar ama, Hürriyet yazarı yapar mı?. Baldır, insan vücudunda diz ile ayak bileği arasında kalan bölümün adıdır. Dizin üstü değil, altıdır baldır.. "Baldırı çıplak" dediğimiz Yeniçerilerin, Tulumbacıların neresi çıplaktır, bacaklarının, bir gözünüzün önüne getirin.
Cengiz, Türk Hava Yolları'nın yeni Kobe ve Messi reklamını da beğenmiş. Zevk meselesi. Bana sorarsanız, eski reklam, hem anlam, hem de espri açısından bu yeniyi bine katlardı. Yenide insana bir daha izleme arzusu veren tek şey yok. İlk defa izlerken bile sıkılıyor insan. Eskideki mizah nerde, burdaki soğukluk nerde?.
İkincisi.. Eski reklam, THY'nin öteki şirketlerle farkını anlatıyordu.. Servis.. Günümüzde en önemli şey. THY farkı ortaya çıkınca, dünya şirketleri, yeniden servis kalitesi yarışına girmeye karar verdiler, öylesi.. Yenisi, gittiği yerlerin listesi gibi bir şey ki, reklam değeri yok. İnternete giren, gideceği yere uçan uçakların listesini anında bulur. Özel, akılda kalıcı bir sahne de çekilmemiş..
Yeni reklam on para etmez yani.. Kaça patladı bilmiyorum. Bildiğim, THY'nin bu yükselişinde büyük katkısı olan ve dünya TV'lerinde ilgiyle izlenen reklamları bir Türk firması çekiyordu. THY "Güzel"i yapan ve kendisini uçuran şirketi kovdu, gitti bu ruhsuz Amerikan şirketi ile anlaştı. Paramızı da onlara kaptırdı, yani, Cengiz..
Söyle bakalım, bunun nesi iyi?.