23 Ekim Çarşamba sabahı, başlığına isimlerini "Topbaş, Turhan ve Çapkın'a.." diye koyarak ayni soruyu sordum üçüne de.. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a, Karayolları Genel Müdürü M. Cahit Turhan'a ve İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'a..
Gözden kaçırmasınlar, üzerlerine alınmazlık etmesinler diye, her üçü için de soruyu yeniden, yani, ayni köşede üç kere yazdım..
"Barbaros Bulvarı üzerinde, Fulya çıkışından sonra, Zincirlikuyu çıkışından önceki, köprünün açıldığı 1973 yılından beri açık olan üçüncü çıkış, Zorlu Center inşaatının gelişme sürecinde kapatıldı. Bu yüzden akşam saatlerinde Barbaros Bulvarı, Fulya ve Zincirlikuyu'da trafik kör düğüm oldu. Köprüye gitme niyetinde olmadan ana arter bulvardan geçmek zorundakiler de ilerleyemez oldular. Bu çıkışın kapatılması kararını siz mi verdiniz?. Siz verdinizse, gerekçeniz nedir?"
Tam tahmin ettiğim oldu, Sayın okurlar..
Aradan geçen tam 16 gün içinde, vatandaşın sorularına Anayasa gereği yanıt verme zorunda olan bu üç kamu görevlisinin üçü de ölüm sessizliğine büründü.
"Konunun benimle ilgisi yok" dahi diyemediler.. Çünkü diyemezlerdi. Çünkü 1973'ten beri çalışan bu çok önemli oto yol bağlantısı, İstanbul halkından sorumlu olduğu için, Belediye Başkanını, oto yollardan sorumlu olarak Karayolları Genel Müdürü'nü, İstanbul trafiğinden sorumlu olarak da Emniyet Müdürü'nü yakından ilgilendiriyordu.
Üçü de sustular.. Kararı kimin verdiğini dahi açıklamaktan korktular.
Neden?.
***
1973 yılında açılan Boğaziçi Köprüsü'ne, Avrupa yakasından üç bağlantı vardı. Fulya, Balmumcu ve Zincirlikuyu girişleri. Beşiktaş yönünden gelenler Fulya'yı, Maslak yönünden gelenler de Zincirlikuyu'yu kullanırlardı, doğal olarak, önlerine ilk gelen çıkış olduğu için. Ortadaki Balmumcu, denge unsuru olurdu. Bu çıkışlar kilitlendiği zaman devam ederler ve ortadaki Balmumcu'dan Köprü trafiğine girerlerdi.
Balmumcu çıkışı Barbaros Bulvarı'ndan, çıkış yönünde, sağaydı. Ayrılır ayrılmaz da ikiye bölünüyordu. Soldaki Köprü'ye giderken, çatalın sağı, Korukent bağlantısı oluyordu.
Dikkat edin, Zurnanın "Zırt" dediği yer burası..
İşler nerdeyse 40 yıl tıkırında gittikten sonra, işte bu Korukent bağlantısı üzerinde yer alan geniş Karayolları Genel Müdürlüğü arazisi özelleştirildi ve Zorlu gurubuna satıldı..
26 Ekim'de, Hürriyet'te Ahmet Hakan'ın köşesinden okudum ki, orda bazı soru işaretleri var.
Açık arttırma 237 bin metre kare inşaat alanı üzerinden yapılmış. Zorlu gurubu kazanmış. Kazandıktan sonra, artık Büyükşehir mi, Şişli mi bilinmez, alınan izinlerle inşaat alanı 628 bin metre kareye çıkarılmış.
Ahmet Hakan "Cevap vermeye niyetli olan varsa ben burdayım" diyor ve soruyor..
"Bu ilave izinler nasıl verildi?."
"Bu ihale 237 bin değil, 628 bin metre kare üzerinden yapılsa, kamuya, yani vergi veren Türk halkına ödenecek satış bedeli en az üç misli olmaz mıydı?."
Ahmet Hakan'a cevap verildiğini de görmedim.
Cevap vermek zor olunca,
Üç maymunları oynamak, bin yıllık gelenek.. O ünlü heykeli de biz yapmadık zaten..
Şimdi Balmumcu'dan çıkıp Köprü ve Korukent'e gidecekseniz, o çıkış herkese yeter, yetiyordu. Ama oraya bir uydu şehir kalabalığında, kendi nüfusunun en az on misli de insan çekecek, AVM'ler, eğlence ve dinlence merkezleri, ofisler inşa ederseniz, o çıkış artık hem Köprü, hem Zorlu trafiğini kaldırmaz. Zorlu'ya gidiş zorlaşır. Hele akşam saatlerinde (Ki alış veriş merkezlerinin en dolu olduğu saatlerdir) nerdeyse imkansızlaşır..
Yani Zorlu Center'ın yolunu açmak için Köprü yolunu kapamak gerekir.
Yapılan tam da budur..
Şimdi bunu Topbaş, ya da Turhan, ya da Çapkın üstlenir mi?.
Bile bile niye sordum o zaman?.
Sırayı eski İstanbul Valisi olduğu için durumu en iyi bilen İç İşleri Bakanı
Muammer Güler'e getirebilmek için.. Silsileyi meratibe uymak, Güler'in "Hıncal Bey, konuyu sahiplerine niye sormadın" demesine engel olmak için..
Sayın Bakanım, Sayın Valim, Sevgili Dostum,
Konuyu sahiplerine 16 gün önce sordum. Hiç birinden çıt çıkmadı. Bu yüzden şimdi size soruyorum.
"Boğaziçi Köprüsü, Balmumcu çıkışını kim kapattırdı, gerekçesi neydi?."
Bir emir verin lütfen müfettişlerinize, öğrenip durumu bana bildirsinler ki, ben de İstanbul halkına duyurayım!.