1820'lerin Viyana'sına giden bir orman yolu.. Müthiş bir fırtına var. Sicim gibi yağan yağmur.. Etraf zindan.. Çakan şimşeklerin aydınlığında dolu dizgin giden bir kapalı at arabası..
Copying Beethoven işte bu unutamadığım sahneyle başlıyordu. Unutamama sebebim de, ekrandan yansıyan müzikti. Filmin fonunda Beethoven'in Fırtına Sonatı vardı.. The Tempest!.. Shakespeare'dan ilham..
Elizabeth Leonskaya, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall'de Fırtına Sonatını çalarken, ben gözlerimi kapamış, o sahneyi yeniden yaşıyordum.
İlk yarı, Schumann, Ravel ve Debussy ile tamamlandığında, Sevgili Besim Üstünel Hocam "Bu senenin en güzel konseri" dedi.. "Bu nasıl bir yorumdur?.."
İkinci yarıdaki Schubert tavana vurdurdu, salonu tıklım tıklım dolduran gençleri.. Bis üstüne bis yaptı, Leonskaya..
Yanımızda Moskova Konservatuarından okul arkadaşı, Arın Karamürsel'imiz var..
"Bu kadını sabaha kadar dinlerim" dedi, coşkuyla..
Evin İlyasoğlu'na bir daha teşekkür.. Boğaziçi Üniversitesi'ne bir daha teşekkür..
Baş sponsor Finansbank'a bir daha teşekkür.. Andante Dergisi ve Serhan Bali'ye de..
Program broşürünün arka kapağında Enka adını gördüm bu defa..
Yaşa sen Şarık Ağabey (Tara). Enka olarak spora ve sanata katkıların yetmezmiş gibi, kendi dışındakilere de destek oluyorsun.. Nur ol!..
THY de utanır belki.. Bu konserlerin ilk ve en eski sponsorlarıyken çekildiler. Hem de ülke gururu bir dev THY'ye dönüştükleri halde, Boğaziçi Üniversitesi'ne kültür ve sanat için kendilerine sıfır maliyetli 30 pas bilet vermekten kaçarak çekildiler. Yazık!.. Ne diyeyim ki?.