Yıllar önce, dostum Mudo "Yürü Marmaris'e gidelim" dedi.. "Orda yeni ve müthiş bir mağaza açıyorum. İki gün de tatil yaparız.."
Marmaris'e gitmeyeli de yıllar var o zaman. Kalktık gittik. Dükkan müthişti gerçekten.. Neyse.. Akşam Yazıcı'da kalıyoruz.
Yemekten sonra sahile doğru oturduk sohbet için.. Genç patron Serkan Yazıcı da bizimle.. Dünya şirini bir tatil köyü. Her şey dahil sistemiyle çalışıyor, üç otuz paraya.. Derken iskeleye koca bir tekne yanaştı. Konuklar doluşmaya başladılar..
"Bu ne" dedim..
"Tekne turu yaptırıyoruz gelen guruplara" dedi..
"Her şey dahil, yetmiyor bir de bütün gece tekne turu mu" dedim.
Serkan " Bu daha ucuza geliyor da ondan" dedi.. Otelde kaldıklarında sabaha dek zurna gibi içtiklerinden, yeme içme dahil maliyetleri 15 dolara çıkıyormuş ama teknede her şey sınırlı olduğundan 10 dolarda kalıyormuş. Yani ilave tekne turu, aslında adam başı 5 dolar kâr..
Her şey dahil sisteminin tartışılmasını savunuyorum yıllardır.. Ne varki işin başında benimle ayni fikirde olan otelci, tatil köycü dostlarım bile sisteme mahkum oldular sonunda..
Bu konuya başlarken "Her şey dahil, insanları otele mahkum ettiğinden çevre gelişmiyor. Mesela Belek'te tatil köyünden çıkın, etraf leş" demiştim.
Kaya Holding'in genç patronu, sevgili dostum, kardeşim Burak Kaya "Tatil köyüne gelenlerin gideceği düzeyde yer mi var. Mecburen içerde ağırlıyoruz" diyor. Yerden göğe haklı ama bir soru var..
Tavuk mu yumurtadan çıkıyor, yumurta mı tavuktan..
İnsanlar her şey dahil sistemiyle otelde yer içer, akşam yemeğinden sonra sabaha dek otelin gece kulübünde, diskosunda bedava yer içerse, kim civara adam gibi restoran ve kulüp açmak için yatırım yapabilir?.
"Bu ülkenin turizm politikası yok" derken bunu kast ediyorum işte..
Bir politikamız olsa..
Mesela Belek'te birinci sınıf balık dahil restoranlar açılsa.. Belek otelleri buralarla anlaşmalar yapsa.. Yazıcı'nın teknesi gibi, Belek Otelleri konuklarını haftada bir mesela, otel dışındaki bu anlaşmalı restoranlarda ağırlasa.. Devamını düşünün. Hemen her lüks otelin kendi içindeki açık büfelere ilaveten o özel ve her çeşit restoranlara gerek kalmaz. Oteller müthiş bir personel maliyetinden kurtulurken, dışarısı hızla gelişir. Etraf güzelleşir ve zenginleşir..
Bakın bugün yapılacak neler var?.
Antalya deyince akla 7 Memet geliyor değil mi?.
Anlaşsalar mesela 7 Memet'le.. Bir Antalya Müzesi turu ve kent içinde alışveriş dahil, 7 Memet'te bir öğle yemeği ile, otelin otobüsü minik bir ilave ücretle konukları alıp kente indirse olmaz mı?.
Ya da Antalya tarih demek?. Dağın tepesinde bir muhteşem Silyon var. Biz Türklerin haberi yok.. Side muhteşem.. Silyon mesela.. Konuklara bir piknik paketi hazırlanarak bütün günü geçirecekleri Silyon Turu efsane olur..
Side baştan aşağı tarih. Güzellik.. Side turu.. Manavgat turu..
Yapılacak şey bitmez..
Ama birilerinin "Kör değneğini beller" gibi, her şeyi, her şey dahil otelinin içinde düşünenleri toplayıp, bu işleri uzun uzun tartışmaya açması gerek..
Sivil Toplum Örgütleri bu işi yapacak olsalar, şimdiye yaparlardı..
O zaman kim?.
Tabii, Turizm Bakanlığı..
Gerçek, uzman, işin farkında bir Turizm Bakanı bekliyor bu ülke, ben gazeteciliğe başladığım günden beri!..