Dün gazetemi okurken, sabah kahvem sırasında, bize bu mesleği öğreten M. Ali Ağabey'i (Kışlalı) gene minnetle andım..
Kışlalı'dan ilk fırçamı, hazırladığım sayfada maçın stadı ve saatini yazmadığım için yemiştim. Bir daha da unutmadım..
"Spor maçtır" demişti Kışlalı.. "Gazete de haberdir. O zaman spor sayfasının ilk görevi, haberi yani maçın nerde, ne zaman oynanacağını okura en kolay şekilde iletmektir.."
Bizimkiler "Lig bugün başlıyor" diye koskoca iki sayfa yapmışlar.. Ara Allah ara.. Başlıyor da, hangi maçla, kaçta, nerde?. Hangi televizyon veriyor?.
Biz gazeteci milleti, kendi bildiğimizi herkesin bildiğini sanırız.
Cihat Baban ustamız derdi ki "Düşünün Avustralya'dan birisi geldi. Bir gün kalıp gidecek. Dünyadan haberi yok. Haberi ona yazacaksınız.."
En sevdiğim spor sayfası Hürriyet'te.. Niye bilir misiniz?.
Her gün bir çerçevesi var. Bu çerçeve içinde günün naklen yayınlanan bütün spor yarışmaları var. Sayfalarla boğuşmadan 10 santim içinde istediğim bütün bilgiyi hap gibi buluyorum. Bu 10 santim için Hürriyet hep masamın üstünde..
Çok mu zor bunu yapmak, dostlarım!..