Yaşadığım Alkent göreceli olarak eski, 80'lerden kalma bir site ama hâlâ gözde..
Yeri harika, aslında.. TEM'e, E-5'e, Akmerkez'e, Kanyon'a adeta yürüyüş mesafesinde.. Trafiğin sakin olduğu bir pazar günü Yeşilköy Hava Limanına da, Tuzla'daki kız kardeşime de yarım saatte gidebiliyorum mesela.. Yani.. İstanbul'un etrafına bir çember çizmek isterseniz, pergelin sivri ucunu koyacağınız yer bizim site..
Böyle bir merkez ama yemyeşil bir koruluk içinde. Her binanın bahçesi var. Benim gibi giriş katındaysanız eğer, bahçe de sizin. En büyük kentin göbeğinde, köy hayatı yaşıyorsunuz..
Güzel değil mi?.
Ama Alkent'i değerli yapan mekâ n değil.. İnsan!..
***
Geçen hafta bir öğleden sonra yığılmış gazetelerin içine düşmüşüm, kapı çaldı. O saatte gelen gidenim olmaz.. Dostlardan biri uğrayacaksa da telefon eder önce.. "Hayırdır" dedim, kapıyı açtım..
Musa!..
Bizim on yıllık emektar..
Alkent'i kuran (İnşa eden değil, kuran, arada öyle fark var ki), Alarko, işin binayla bitmediğinin farkındaydı. Hani Yeşilköy'de yeni terminali açarken, Cumhurbaşkanı Kenan Evren "Bu terminal harika olmuş, ama mesele binayı yapmak değil, işletmek.. Mesele insan" demişti ya.. Alarko farketmiş.. Öyle bir servis hizmeti kurmuştu ki..
Bir defa bahçıvanlar.. Dönüm dönüm yeşillik var, sitenin içine yerleştiği.. Bakarsan bağ olur, bakmazsan.. Bahçıvanlar dünya tatlısı, hoş sohbet insanlar.. Bahçeme geldiler mi, bir keyif, bir keyif..
İkincisi
güvenlik ekipleri.. İşini hem de nasıl bilen canavar çocuklar.. Ama nasıl sevimli.. Yanlarından geçerken gülümser, selam verirler, ama yabancı kuş onlardan habersiz uçmaz..
Evimin üç kapısı var. Apartman girişi.. Balkon girişi, arka bahçe girişi.. Bazen arabaya binip siteden ayrılırken balkon ya da bahçe kapısını açık unuttuğumu fark eder ama kapamak için geri dönmezdim. O kadar güvenilir bir sistem vardı.. Bir ara eğitilmiş K9 köpeklerimiz dahil..
Üçüncüsü, "İmdat"çılar.. Ampulün mü patladı, elektrikte arıza mı var?. Pancurlar mı bozuldu?. Musluk mu damlıyor, yani her evde her an olan arızalardan biri.. Bir telefon.. Bir usta kapında bitiyor.. Arıza anında düzeliyor.. Hepsi insan.. Hal hatır soran, bir dakika gecikse özür dileyen.. En imkânsız sorunlarınızı çözmek için çırpınan..
Dördüncüsü..
Temizlikçiler.. Hem site içi yollar, hem apartmanların içi onların kontrolünde.. Her an iş başındalar..
Bizim apartmana bakıyordu Musa.. Her girip çıktığımda elinde pas pas orada görürdüm, yerler pırıl pırıl..
Birini gördü mü koşar kapıyı açar, elinde ağır bir çanta, paket gördüğüne yardım eder, nasıl içten, nasıl "İnsan!."
İşte o Musa..
"Hıncal Ağbi veda etmeye geldim" dedi..
Sitenin tüm işlerini "Proser" diye bir servis şirketi var. O yapıyordu. Musa da o ekibin adamı..
Sitenin yeni yönetimine Proser pahalı gelmiş. Yıllar sonra onlardan vaz geçmişler..
Hepsini tanıdığımız, hepsiyle dost olduğumuz insanlar gitmiş.. Yenileri gelmiş.. Niye?.. Daha ucuzmuş!..
"Ucuz" diye diye yıllardır, Alkent'in değerini düşürüyorlar, farkında değiller..
Güvenliği azalttılar, bahçıvanları azalttılar, temizlikçileri azalttılar.. Efendim ayda üç kuruş kazanıyormuşuz.. Peki sitenin değeri kaç milyon düşüyor?.
Bu sitenin değeri, binalarından değil, içindeki yaşamdan geliyordu. Bu yaşamı da insanlar sağlıyordu.. Bunu düşünen biri çıktı mı acaba?.
Musa ile sarmaş dolaş olduk..
Sonra mı ne oldu?.
Bir tablo astıracağım, üç gün sürdü, birinin gelmesi.. Evvelden üç dakikada yapılırken..
Ne tasarruf ettik ama..